Eylem arkadaş adı kadar eylemci, şen şakraklığıyla yaşamın rengi, yoldaşlık ruhuyla yoldaşlığın sembolüydü. Sevginin kaynağıydı, mertliğin abidesiydi. Heval Eylem Amed’in Çınar ilçesine bağlı bir köyde büyümüş, din etkisi kadar yurtseverliğin olduğu bir ortamda büyümüş ve şekillenmesini bu özelliklerinden almıştı. Özellikle şehir yaşamının yozlaştıran, asimile eden, kendi kültüründen uzaklaştıran bir gerçekliğe sahip olması, bunun karşısında köy gerçekliği ise günümüz koşullarında her ne kadar geçmiş özünü korumasa da hala kominal yaşamın ve kendi dilini kültürünü koruduğu yerlerdir de.

Heval Eylem şehir yaşamı karşısında özellikle Kapitalist Modernitenin gösterişli kültürüne karşı köy ortamını hep tercih etmiş ve bu köy ortamı içerisinde şekillenmesini almıştı. Ancak var olan yaşam onu tatmin etmemiş ve hep bir arayış içinde olmuştur. Eylem arkadaş kişilik olarak ele avuca sığmayan hiperaktif yapılanması, ta o yaşlarda ailenin özelde kız çocukları üzerinde dayattığı kalıplara gelmeyen sınır tanımayan bir kişiliğe sahipti. Bu kişiliği daha sonra özellikle gerilla saflarına da yansımasını da bulduğu kadar bu özellikleriyle de hep bir renk olmuştur.

Özellikle 1990’larda APO’cu hareketin gelişimi büyümesi halk serhıldanlarının gelişimi Kürdistan’da genç kadınların yönünü dağlara ve özgürlüğe verdiği bir süreçte o da etkilenmiştir. Özellikle Amed’in mücadelemizin başından itibaren böylesi bir gerçekliğe hep bir öncülüğünün olduğunu biliyoruz. Buradan da etkilenen Eylem arkadaş özelde mevcut gerçekliği kabul etmeyen ve bu gerçekliğe baş kaldıran bir yapıya sahiptir. Yönünü, tercihini özgürlük mücadelesi olan APO’cu felsefeye, ideolojiye ve onun mücadelesine vermiştir. Eylem arkadaş genç yaşlarda Botan üzeri saflara katılır. Botan sahası mücadelemiz açısından özellikle gerillacılığını birçok arkadaşın yaşadığı bir saha olma çekiciliğine her zaman sahipti. Bunun için Eylem arkadaş açısından birçok ilkin yaşandığı bir saha olduğunu, mekân olduğunu belirtebiliriz. Önderliği tanıma, sınıf gerçekliğini tanıma, düşman gerçekliğini birebir tanıma, yoldaşlığı tanıma, kendini tanıma gelişmiştir.

Eylem arkadaşı Güney sahasında tanıdım. O zaman yaşama katılımı beni çok etkiledi. Fakat o süreç açısından özellikle Önderliğin üzerinde yaşanan komplo sonucu giderek içte de çok zorlayıcı yaklaşımlar vardı. Yine mücadele açısından iç tasfiyeciliğin giderek kendini örgütlemeye çalıştığı, başta kadın hareketimiz olmak üzere bunun üzerinden hareketi tasfiye etmeye çalışan, Önderlikten uzaklaştırmaya çalışan, marjinal çizgiye çekmeye çalışan tutumların yoğun olduğu bir süreçti. Bu anlamda Eylem arkadaşın o süreçte genç olmasına rağmen onun tutumu davranışı, yaklaşımları beni çok etkilemişti. Ve bu anlamda ideolojik olarak buna tam güç getirme ya da anlamlandırma olmasa bile ancak ondaki Önderliğe bağlılık, özelde şehitler gerçeği karşısında değerlere tutku derecesindeki bağlılığı, bu anlamda özellikle yaşamı yozlaştırmaya çeken aslında sisteme çeken, marjinalleştirmeye çeken duruşlara karşı, kişiliklere karşı Eylem arkadaşı kendime örnek alıyordum. Çünkü Eylem arkadaş bir refleks sahibiydi. O süreç açısından tutum sahibiydi. Bu anlamda Eylem arkadaş örnekti. Zaten özelde daha sonra 2002 ile beraber giderek tekrardan kuzeye gitme kararı açıklanınca, gündemimize geldiği zaman biz beraberdik. İlk atılımda bulunan Eylem arkadaştı. Mücadelenin yoğun olacağı ve bu anlamda Önderliğe daha yakın olma, direnişe yönünü veren arkadaşlardan biriydi.

2003’ün sonunda hem genel açısından hem kadın gücü olarak tekrardan başta Dersim, Botan olmak üzere Meşru Savunma savaşını bu anlamda direnişini geliştirme açısından giden ilk gruplarımız arasında yer alan arkadaşlardan birisiydi. Bir de Eylem arkadaşın özelde Sorxwin arkadaşla geçmişte Botan’da tanışmış olmanın getirmiş olduğu yoldaşlık bağı vardı. Ve bu anlamda zaten Sorxwin arkadaşın bulunduğu grupla, bir yoğunlaşma sonucu Eylem arkadaş yönünü Dersim sahasına verdi. Bu anlamda bu önemli bir karardı. Ve daha sonra Eylem arkadaşın gelişi oldu. Dört yıl Dersim sahasında beraber kaldık. O koşullarda tekrardan bizim açımızdan özellikle direniş savaşını doğru oturtma, yeni stratejiye göre onun anlayışı ve yaklaşımıyla onun taktiğini yürütme, onun yaşamını yürütme yani böylesi bir süreçte giden kadroların da önemli bir rolü vardı. Birçok şehit arkadaşın büyük çabası, fedakârlığı ve anlayışıyla bu sürecin özellikle o mevzilerimizde bir kazanıma döndüğünü belirtebiliriz. Ve bu anlamda büyük emekleri oldu. Yoğun bir katılım kararlılık, fedai bir katılım tarzı diyebileceğimiz bir katılım tarzı oldu. Bunlardan birinin Eylem arkadaş olduğunu belirtebilirim. Eylem arkadaşı pratikte çok daha iyi tanıma fırsatım oldu. Özelde gerillacılığın yine birebir kuzey sahalarımız gerçekten zorlukların birebir yaşandığı bir alandır. Düşman yoğunluğunun da o sahalar üzerinde bir yaklaşımı var. Eylem arkadaşı o koşullarda çok daha iyi tanıdığımı düşünüyorum. Ve bu anlamda Eylem arkadaş şahadetine alışamadığım arkadaşlardan biridir. Onun duruşu, bizi etkileyen neydi? Eylem arkadaşın kişiliği nasıl bir kişilikti ki onunla yaşayan bütün arkadaşlar için bir etki bıraktı.

Eylem arkadaş doğal bir öze sahipti. O dürüstlüğüyle katılımcılığıyla, pratik zekâsıyla tanıdığım arkadaşlardan biriydi. Eylem arkadaş bir coşku seliydi. Bundan kaynaklı, olduğu ortamda varlığı çok etkili olurdu. Ve o olmadığı anda boşluğunu en çok hissettiğin arkadaşlardan biri oluyordu. Bundan kaynaklı onu tanıyan yaşayan arkadaşlar için Eylem arkadaşın şahadeti çok ağır oldu. Ve bu anlamda hepimize örnekti. Bu özelliklerini yitirmeyen arkadaşlardan biriydi. Büyümüştü fakat o çocuksu yanları vardı. Özgürce gülüyordu ve belki geçmişinden de kaynaklı onu belki de bu dağlara çeken yönlerden biri olduğunu düşünüyorum. O kalıplara giremeyen ama kendi sadeliğiyle, kendi doğallığıyla kadın özüyle özgürlüğü bu anlamda arayan ve Önderliği tanıdıktan sonra da bunu Önderliğin felsefesiyle onun militan ölçülerine kavuşmak isteyen, mücadele veren bir kişilik yapısına da sahipti. Onun için Eylem arkadaşın yokluğu her anlamda belirgindi. Çok belirgin bir özelliği olarak hem genele hem de kadın yoldaşlarına güven veren bir özelliğinin de bu olduğu söylenebilinir.

Özellikle onun askeri yönü ön plandaydı. Pratik zekâsı ve yaratıcılığı ön plandaydı. Örgütlenme tarzıyla çok koparıcı bir kişilikti. Ve bu anlamda Eylem arkadaşın gittiği eylemsellik çalışmaları onun örgütlenme tarzından tutalım kısacası en küçük bir işinden tutalım en büyük işine kadar, sonuna kadar o arkadaşa güvenirdin. İşini beceriyle, zevkle, moralle, yetenekle yapan bir arkadaş olduğu için o mutlaka işini başarırdı. Yetersizlikleri kabul eden bir kişiliği yoktu. Mükemmeliyetçi bir kişilik yapısına da sahipti Eylem arkadaş. Onun için eksiklikleri çok kabul etmezdi. Eylem arkadaşın yanında olmaz teorisi yoktu. Yapamam, edemem, olmaz yaklaşımları Eylem arkadaşın yanında yoktu. Bu anlamda da örnek bir kişilikti. Eylem arkadaşın cesareti hepimize örnekti. Onun cesareti fedakârlık yaklaşımıyla birleşince tarzı sürükleyiciydi. Onun görevi olsun olmasın zaten biz Eylem arkadaşı doğal bir komutan olarak benimserdik, yetkisi olsun olmasın o çok sorun değildi. Eylem arkadaş olduğu ortamda bundan kaynaklı her zaman etkiliydi. Bundan kaynaklı Eylem arkadaşı doğal komutan olarak bilirdik. Bu özellikleriyle de damgasını vuruyordu.

Düşmanı tarzda çok iyi takip eden, ayrıntıda düşmanı tanıyan, bununla beraber taktiksel anlamda da yaratıcı bir zekâsı vardı. Bu onun cesaretiyle birleşince de etkili sonuç alabiliyordu. Katıldığı eylemsellik anlamında da etkili sonuç alabiliyordu.

Özellikle şehitler karşısındaki, süreç karşısındaki her zaman özel de cevap verme ruhu Eylem arkadaşın yanındaki o sorumluluk duygusundan kaynaklı öne çıkardı. Eylem arkadaş demek hesapsızca katılım demekti. Fedakârca katılım demekti. Doğalca bir katılım demekti. Bu özellikler Eylem arkadaş açısından çok belirgindi. Bu özelliklerinden kaynaklı güven veren ve güven alan bir arkadaştı. Bunun için düzenlemeler sürecinde hep arkadaşlar Eylem arkadaşın yanında yer almak isterlerdi. Zamanı hep dolu dolu yaşama, özgürce yaşam anlayışını yaşama sığdırma ve bu anlamda yaşamı dolu dolu yaşama açısından bunun onun özelliklerinden biri olduğunu düşünüyorum. Ve onun için zamana çok şey sığdırma bu onda bir ilkeydi. Yaşama bağlılığından da kaynaklı yaratma anlamında da olabilir. Ve bunun için korkunç çalışma, bunun için emek verme, böyle bir inanca, böylesi bir güce sahipti. Ve onun güç kaynağı da temel de Önderliğe bağlılığı, şehitlere olan bağlılığıydı. Gerçekten onun manevi dünyası çok güçlüydü. Bu anlamda manevi gücüyle çalışmalara yüklenme onda bir prensipti. Onun için asla inançlarına, inandığı şeye ihanet etmeme onun dürüstlüğünün bir kaynağı da buydu. Ondan kaynaklı da eksikliklere karşı hep tavır sahibiydi. Bunu kabullenememenin de yarattığı bir refleksti.

Eylem arkadaşın şahadeti 2008’de Ovacık’ta bir göreve giderken gerçekleşti. O ve Zilan arkadaş birlikteler. İkisi pusuya düşerek şahadete ulaşıyorlar. Eylem arkadaş o alan açısından görev yürüten arkadaşlardan birisiydi de. Tabi sorun salt görev de değildi. Çünkü Eylem arkadaş aktif katılan arkadaşlardan biriydi. Bu anlamda olduğu ortamda yük kaldıran arkadaşlardan biriydi. Şahadeti bir boşluk yarattı. Şahadeti arkadaşlara da ağır geldi. Şahadet gerçekliği karşısında her zaman şöyle bir yaklaşımımız olmuştur. Belki bu anlamda en büyük değeri, şahadet gerçeğine en büyük değeri ve anlamı biçen Önderliktir. Şunu Önder APO’nun felsefesinden öğrendik. Bize zor da gelse acı da gelse arkadaşların şehit gerçeğine gerçekten sonuna kadar bağlı kalmak ve bu anlamda onun yarım bıraktığını tamamlamak bu da bizim bir ilkemizdir. Bu da bizim şehit gerçekliğine karşı vereceğimiz en büyük cevap olacaktır. Yarım kalanı devam ettirme ve şehitler çizgisinde başarı sağlamak bu bizde temel bir yaklaşımdır. Bu anlamda şahadetleri bir kez daha Eylem arkadaş şahsında başta Dersim sahamız olmak üzere tüm şehitlerimizi anıyor ve YJA-STAR olarak bizim şehitler karşısında vereceğimiz en büyük söz çalışmayı büyütmek, çalışmayı geliştirmek, Önderlik şahsında Önderliğin özgürlüğünü sağlamaktır. Özgür geleceği yaratmadır. Özgür toplumu yaratma olayıdır. Ve bizim de bu anlamda direniş çizgisinde ve şehitlere vereceğimiz en büyük sözün pratiğimizle, duruşumuzla, yaklaşımımızla mücadelemizi geliştirmektir.

 

Zozan Çewlig