Üç ay gibi yaptığımız mayın çalışmasının bazıları boşa çıktı. Benim için en önemli olanıda tam iki aydır nöbetini tuttuğumuz tuzak patlamadı. Girê Rijdê asker doluydu ve patlamadı… Gerekçeleri kendime oluşturmayacağım. Mutlakiyetçi, mükemmelliyetçi zihniyet yapım daha öncesinde olay ve olgulara yaklaşımımda, kendimi ele alışımda çok belirleyici oluyordu. Özellikle Atina Savunması sonrası düz çizgisel zihniyet yapım üzerine yoğunlaşmalarım ciddi oldu. Birde son paradigmanın zihniyet yapısı, canlıyı ele alış tarzı ve kadın merkezli oluşu dünyayı ele alış tarzımda zihniyet, yapımda ahlaki değer yargılarımda bir değişikliğe, yenilenmeye gitmem gerektiğine götürdü. Hep bardağın boş kısmını gören ben… Evrenin, canlının oluşumunu, insan merkezli başlatan ben… Farklılıkları, zıtlıkları göz ardı eden ben.. Bir bütünen zihniyet yapımı çatırdatmak iddiası ile kendime yüklendim. Özellikle PKK inşa eğitim devresindeki yoğunlaşmalarım, gördüğüm ideolojik eğitim sıfırdan bir başlangıç kararını almamı sağladı.

Bulunduğum mücadele ortamında yeniden köklerimi güçlü oluşturarak adım adım koyuldum yola. Böyle bir iddiam hala var. Kuzeye gelişimde bu kararlılıkla bağlantılı zaten. Ben mükemmel bir devrimci olduğumu düşünmüyorum. Ama beni özgürlük arayışlarımdan çekecek geri geleneksel zihniyet yanlarımı aşma çabası içerisindeyim. Bunları kendime itirafla başladım, dedim ki ‘sen böylesin, bunu kabullen ve yürü üzerine üzerine’ bunada ‘tamam’ dedim. Bardağın boş kısmı olduğu kadar, dolu kısmı da var. Doğayı anlamaya, canlıyı çözmeye çalıştım tekrardan ve kendimi ona indirgemeye, özleştirmeye çalıştım. Özüne ait duracak bir duruşu kazandırma çabam da oldu. Peki, hemen bir sonuç alabilir miyim? Tabi ki, bu bilimsel bir şey değildir. Mucize beklemiyorum kendime ilişkin. Lakin bazı şeylerin yansıması gerekiyor. Sonuç almam gerekiyor. Savaş ortamında bir bireyin yaptığı bir eylem, bir başarı sonuçlara yön verdiriyor. Bunun canlı örneklerini son süreçler belirgin gösteriyor. Içinde bulunduğumuz süreç bizlere nasıl yaşamamız ve nasıl savaşmamız gerektiğini fısıldıyor. Bir militan savaşımıyla vardır. Kıvrak zekası ve savaştaki ayrıntılı düşünme ve hesaplama becerisi başarıyı getireceği gibi, bunların tam akside olumsuz sonuçlar beraberinde açığa çıkaracağı gerçekliğini unutmamalı. Kişiliklerimizi tam anlamıyla donatarak dönem görevlerimize layık olmak, Önder Apo’nun istediği düzeyde bir militan olabilmek, yaşanan savaş gerçekliğine cevap olabilmek kendini eğitmekten geçmektedir. Bu bilinen bir gerçekliktir ve bu temelde var olan değerlere sahip çıkabilmek, hakkını verebilmek ve layık olabilmek bizler için bir ölçüdür. Bu temelde kendimizi bu uğurda adamalıyız. Son süreçlerde Besta’da yaşanan operasyonları yazmanın yerinde olacağına inanıyorum. Çünkü düşmanın bu yaklaşımları tarihe kalmalı, 2007 yılında Besta’da neler oldu? Gerilla bu operasyonlarda neler yaptı?

Düşman geçen ayın sonlarından itibaren ormanlık bölgelerde operasyonlara başladı. İlk operasyonu anladığım kadarıyla gömmelerimiz ve mayınlarımız içindi. Ama çokta başarılı olamadılar. Operasyon başlatıldığında birimce birlikteydik. Ve iki arkadaş -Firat ve Brüsk ark.- sonradan eklendi. Herem, Demhat, Ararat, ben ve diğer iki arkadaş. Noktamızın etrafını düşman çevirince operasyonun noktaya dönük olduğunu sanıp gece noktadan çıktık. Bayağı renkli bir gruptuk ayrıca. Herem arkadaş bitmek bilmeyen, toplanamayan eşyaları ve ağır olan çantasıyla grubun komutanı, Demhat arkadaş ise ne söylenirse yapan katılımı. Fırat arkadaş tam bir Amed’li, dürüst ama kuralsız. Brusk arkadaş her ne kadar kuralsız olsada iş ciddiye binince en kurallı olan arkadaşlardan biri. Ararat Arkadaş operasyon başladığını duyunca biraz şaşırdı, çantası ağır ama atılgan, atik ve de oldukça heyecanlı… Ben ise ‘Besta’da operasyon nasıl oluyor acaba?’ sorusunu yaşayarak anlamaya çalışan bir durumdayım. Çantam haddinden fazla ağır. Bireysel eşyalarımdan ziyade hep mayın malzemeleri, hazırladığım mayınlar, piller, kablolar vs. Gideceğimiz yeri daha önce görmemiştim. Yükümüzün ağırlığından kaynaklı gecenin ikisinde oraya ulaştık. Sabah keşif yapmak için ben ve Herem arkaş çıktık. Hava aydınlanınca operasyonun yönü ve kapsamı anlaşılıyordu. Operasyon Hezil vadisine dönük bir operasyondu. Saatler ilerleyince bulunduğumuz noktanın etrafını yine tuttular, üzerimize indirme de oldu ve keşif yerinden kendimizi aşağıya bıraktık. Arkadaşlar mevzilerinde hazır ellerinde silahlarıyla beklemekteydiler. Ararat, Demhat ve Fırat arkadaşların üçü arka arkaya sağlı sollu vurmak için bekliyorlardı. Tam karşımda askerlerin konuşma sesleri geliyordu. Brusk Arkadaş etrafına dürbünle bakıyordu. Akşama kadar çatışma pozisyonunda bekledik fakat gelmediler. Akşam bulgur pilavımızı afiyetle yiyip, çayımızı içtikten sonra yola koyulduk. Yine manevra… Bu defa gittiğimiz yer mahkum bir araziydi. Fakat araziyi tanımamanın getirdiği bir şey görüş belirtemedik.

Hepimiz uykususuz. Her ara verişte bazı arkadaşlar nöbet tutarken, bazı arkadaşalr gözlerini dinlendiriyor. 6 saatlik bir yürüyüşün ardından uygun bir yerde konumlayıp dinlenmeye başladık. Sabah Brusk Arkadaşın keşiften gelipte, askerlerin üçgene geldiğini söylemesiyle birlikte gündüz saat 11’de yola koyulduk. Bir sırtı aştıktan sonra vadinin daha uygun yerlerine rasladık. En azından çatışabiliriz diye düşünüyordum.

Bestanın genel durumuna ilişkin yazılması gereken çok şey var aslında. Fakat yazmak istemiyorum…

Operasyon 5. gün geri çekildi ve biz noktaya döndük. Düşman noktaya girmemişti. Yakınımızda bulunan alt yapı çalışmalarında yer alan kervancı arkadaşların noktasına girmişti. Daha sonra karargâh’ın bizi çağırması üzerine birimce karargah’a gittik. Birimce aynı kalırken şimdi karargaha dahil olduk.

 

Gerçekten insan tam anlayamıyor ne yapmak istiyorlar. Sanırsam T.C ordusu içerisinde üst tarafından alınan alta doğru indikçe esneme oluyor. Yani Büyükanıt’ların-Şahinlerin kararları orta kademeler tarafından uygulanmıyor. Bazı operasyonları yapıyorlar. Arazide hep varlar.

Yine onların hareketliliği nedeniyle parçalara bölündük. Bu defa Roni Arkadaş komutasında ben, Ararat, Arya arkadaş yola koyulduk. Üç arkadaş önden gitmişti. Ben ve Demhat arkadaş mayın döşemek için grubun arkadasından gittik.

Çantam yine ağır. Boynumda tuzak, eşarbımla boynuma bağladım, küçük kazmam, silahımın dışında, lav silahından yaptığımız mayında ayrı bir zorluk katıyordu. Tam bir Herem arkadaş gibi olmuştum. İşin kötü tarafı havanın açık olması nedeniyle geceler çok soğuk ve ayaz. Bu nedenle yerlere de kırağı düşüyor. Otlar hep kaygan. Demhat arkadaşla birlikte mayınımızı yerleştirdikten sonra grubun bulunduğu alana doğru harekete geçtik. Gece saat 12’ye doğru Ararat arkadaşların yanına ulaştık.

Her iki erkek arkadaş yatmışlardı. Ararat arkadaş ise soğuktan uyuyamamış, askeri kefiyesini üzerine atmış, kendini ısıtmaya çalışıyordu.

Velhasıl düşman geri çekilme yaptı ve biz noktaya geri döndük. Erzağımız yok ama her ikimizi de bu durum etkilemiyor. Moralimiz yerinde. Noktada iki kadınız, diğer arkadaşlar ayrı bir yerdeler.

 

Şehit Ekin Sanem

15 Kasım 2007 / Besta