Kürdistan’da PKK ile gelişen ulusal kurtuluş mücadelesiyle Kürdistan ve dünyada gerçek anlamda ilk defa kadının kendisine ait bir ordusu olur. Kadınlar tarihten günümüze kadar birçok devrim hareketlerinde, ulusal kurtuluş mücadelelerinde asker ve militan olarak yer almış olmalarına rağmen her açıdan kimliklerini temsil eden bir örgütlemeye sahip olamamışlardır. Sosyalist devrimlerde ve ülkelerde kadın taburları var olmuş fakat sistem olarak doğrudan erkeğe bağlı olacak şekilde örgütlendirilmişlerdir.
Günümüzde dünyanın dört bir yanında kadınlar ordularda yer alıyor olmasına rağmen görev ve yetki alanları dahil olmak üzere tamamen erkeğin denetiminde ve onayında askerlik yapmaktadırlar. Haklarındaki tüm kararları, yetkileri rütbeleri, düzenlenmeleri, sevk idare biçimleri ve operasyonlara katılıp katılmayacakları gibi her türlü karar mekanizması erkek tarafından belirlenmektedir. Bu açıdan kadının evdeki statüsü ve toplumdaki yeri orduda değişik biçimiyle devam etmektedir. Yine Ulusal Kurtuluş Hareketleri ve devrimci mücadelede yer alan kadın savaşçılar da hakeza erkeğin insafında mücadele yürütmektedirler. Devrimci hareketler içerisinde mücadele yürüten kadın militanlar sistem ordularından çok farklı nitelikler taşıyor olsalar da tümüyle kadının öz gücüne dayalı ve kadın eksenli bir mücadelenin varlığından söz edilemez. Kadınlar dünya genelinde özgürlük mücadelelerinde önemli düzeyde yer almalarına rağmen başat düzeyde karar gücü oldukları söylenemez. Bunun temel nedeni mücadele yürüttükleri ideoloji ve zeminlerin doğrudan ataerkil zihniyetle yürütülüyor olmasından kaynaklanır. Bilebildiğimiz kadarıyla bugün yeryüzünde kadınların kendilerine ait silahlı ordusu olan tek yer Kürdistan coğrafyasıdır. Savaşta erkek yoldaşları ile yan yana mücadele ediyor olsalar da karargâh, komuta ve yapı örgütlemesi, savaş planlaması, eylemler, özgün birlikleri, emir-talimat, atama, görevlendirme, sevk ve idare ile bir bütün olarak özerk durumdalar. Kürt kadınları kendi özgün orduları ile bir ordu için gerekli olan tüm yönetim mekanizmalarını kadın iradesi ekseninde hayata geçirirken ulusal kurtuluş savaşında emsali olmayan bir mücadeleyle tarih yazmaktadırlar. Bu anlamda Kürdistan’da kadının ve halkın temel savunma gücü kadın ordusudur.

Kadının özgürlüğünü toplumun özgürlüğü ve sistemsel değişimin temeline yerleştirmeyen devrimsel mücadeleler, tam başarıya ulaşmıştır diyemeyiz. Çünkü toplumda ahlaki ve politik değerlerin hâkim kılınması ve toplumun bu değerler etrafında örgütlenip mutlu ve huzurlu bir yaşam sürmesi, kadının özgürlük düzeyiyle inkâr edilemeyecek düzeyde bağı var. Nasıl ki Neolitik dönem kadın emeği ve kadının oluşturduğu düzen ekseninde bugün bile hala eşitliğin, adaletin ve barışın hüküm sürdüğü bir dönem olarak örnek gösteriliyorsa, daha sonraki dönemlerin de kadının toplum içerisindeki işlevini ve rolünü erkek egemenlikli baskılar sonucu yitirmesi eşitsizliğin, adaletsizliğin ve savaşların hüküm sürdüğü dönemler olarak örnek gösterilmektedir. Toplumun katı cinsiyetçi kalıplarla bölünmesi, kadının aleyhine işleyen ve kadın cinsini köle, sadece cinsel obje, reklam aracı gören bir statüye hapsetmiştir. Erkeğin kölesi, kendi kaderine boyun eğen, kulluk psikolojisiyle yaşamını devam ettiren kadın, toplumsal şekillenişin de kök hücresi gibidir. Bu hücrenin yeterli büyümeyi ve gelişmeyi sağlayamaması ya da bu hücrede oluşan herhangi bir bozukluk toplumsal gelişimin bir bütününü etkiler. Kaldı ki günümüz gerçekliğinde toplumun aşırı iktidarcı, militarist, soykırımcı, asimilasyoncu iktidar yapılanmaları ve sistemlerin yaratığı baskının etkisiyle gittikçe yozlaştığı, bir ahlaki çöküntüyü de yaşadığı görülmektedir. Yani kadının işlevsizleştirildiği, hiçleştirildiği ve ezildiği bir halk ve toplumun ileri düzeyde bir eşitlik, demokrasi, özgürlük ve adalet içinde yaşaması mümkün değildir. Çünkü bu olguları temsil eden kadın gerçekliğidir. Kadının inkarı demek, özgürlüğün, eşitliğin, hakikatin ve adaletin inkarı demektir.
İşte PKK, kadın gerçekliğinin toplum üzerindeki etkilerinden yola çıkarak, kadının katılmadığı ve kendisini içinde ifade etmediği bir devrimin başarılı olmayacağı gerçeğinden hareket etmiş, günümüze kadar gelmiştir.
PKK’DE KADIN HAREKETİ

PKK hareketi başta Kürdistan kadını olmak üzere tüm kadınlar açısından devrim değerindedir. PKK çıkışı ve mücadelesi ile birlikte birçok geri toplumsal değer yargısı tartışmaya açılır, sorgulanmaya başlar. Kürtler mevcut yaşamla çelişkiler yaşamaya başlar, yaşadıkları gerçeklikleri sorgularken rahatsız olmaya başlarlar ve geri toplumsal değerlerde bir parçalanma yaşanmaya başlar. Kapıdan dışarı adım atmaya cesaret edemeyen, erkeğin sözünden çıkamayan, bir bütün erkeğin emrinde olan kadın gerçekliği PKK ile parçalanmaya başlar. Bu durum Kürt toplumunda devrim içinde devrim yapma anlamını taşır.
PKK hareketi kurulduğu andan itibaren bir kadın hareketi olma niteliğini taşır. PKK hareket olarak dağda oluşan bir parti değildir, ilk etapta ordu olarak da oluşmaz. Gruplaşma dönemi, örgütlenme süreci ve siyasal propaganda faaliyetleri olur. Kadın açısından PKK’nin ilk kuruluş sürecinde ve ilk mücadele yıllarında bir hayli zorlanma yaşanır. Toplum tarafından kadının devrim mücadelesine katılımı ilk etapta fazla hoşgörüyle karşılanmaz. Kadına namus gözü ile bakan zihniyet Kürdistan’da da hakim bir zihniyet olduğundan kadının devrim yapmaya kalkışması abes bulunur. PKK ile devrim yürüyüşüne katılan kadınların amansız mücadelesi sonucunda bazı gelişmeler olur ve adım adım kadın direnişi Kürt toplumunun temel değerleri arasına girmeye başlar.
PKK 1970’li yılların başından, 1980 Faşist cunta darbesi öncesine kadar yaklaşık 8-9 yıllık propaganda, örgütlenme, halkı bilinçlendirme gibi siyasal pratik faaliyetler yürütür. PKK’nin gelişim sürecinden büyük kitlesel güce ulaştığı tüm evrelerine kadar kadın katılımları PKK bünyesinde varlığını gösterir. 1975’de Sakine Cansız (Sara) arkadaşın katılımından sonra kadın katılımlar nicel olarak artmaya başlar ve kısa bir süre içerisinde özellikle Güneybatı hattı, Dersim, Elazığ, Bingöl, Urfa, Batman, Amed, Serhat gibi Kuzey Kürdistan’ın birçok bölgesinde kadın örgütleme çalışmalarına gidilir. Grup aşaması, partileşme ve gerilla süreci olarak gelişen dönem içerisinde kadın mücadelesinin ideolojik, felsefik ve askeri temelleri atılır. Bu yıllarda köy, şehir, fabrikalar gibi kadınların çalıştığı her alanda örgütlenme faaliyetleri yürüten militan kadınlar, kızlar grubu olarak adlandırılır.
İLK KADIN KATILIMLARI VE SAKİNE CANSIZ’IN (SARA) MÜCADELESİ
27 Kasım 1978’de gerçekleştirilen PKK kuruluş kongresine yirmi üç arkadaş katılmış, kadın arkadaşlardan ise kongreye Sakine Cansız arkadaş ve Fatma Yıldırım katılmıştır. O dönemler içerisinde gelişen örgütsel çalışmalara, toplantı ve kongrelere kadın arkadaşların katılımını engelleyici bir yaklaşım açığa çıkmamış hatta arkadaşların kongreye katılmalarında çalışmalarda rol oynayabilecek kadın kadrolar olmaları etkili olmuştur. Kongrede kadın üzerine kapsamlı tartışmalar geliştirilmese de genel hatlarıyla kadının kurtuluşunun toplumun kurtuluşu olduğu değerlendirilmesi yapılmış hatta daha sonrasında geliştirilen kuruluş bildirgesinde ve ilk belgelerde kadın üzerine kısa da olsa değerlendirmeler yer almıştır.
Sakine Cansız arkadaş hareketle tanıştığı ilk günlerden itibaren büyük bir dirayetle ailesiyle ve çevresinde bulunan herkesle büyük bir kavga içerisinde olmuştur. İnandığı ve bildiği doğruları büyük bir inatla savunmuş, inandığı doğruların kavgasını vermiş ve bunları yaşamsallaştırmak için kendi topraklarından uzakta İzmir’de ucuz iş gücü olarak insan emeğinin sömürüldüğü meşrubat fabrikalarında, konfeksiyon atölyelerinde çalışmıştır. Sakine arkadaşın amacı bu fabrikalarda çalışan kadın işçileri eğitmek, bilinçlendirmek, örgütlemek olmuş ve çalıştığı yerlerde yaşamdaki duruşu, disiplini ve bilinciyle kısa sürede birçok genç kadını örgütlemiş, bilinçlendirmiş, en azından bu kadınların ilgilerini siyasallaştırmış ve arayışlarını güçlendirmiştir. Sakine arkadaş adeta iğneyle kuyu kazarcasına mücadeleyi yaygınlaştırmaya, toplumsallaştırmaya çalışmış mahalle mahalle dolaşmış yetmiş kişilik bir grup oluşturmuştur. Ev ev dolaşmış, eğitimler vermiştir.
1979 yazıyla birlikte Lübnan-Filistin sahasına çıkış yapan Önder Apo Lübnan sahasını PKK kadrolarını askeri, siyasal ve ideolojik açıdan eğitip hazırlayarak tekrardan Kürdistan’a göndereceği bir zemin olarak ele alır. PKK’nin yoğun bir biçimde örgütlendiğini ve gittikçe işgal ve soykırım politikalarının karşısında durabilecek güçlü bir pozisyon kazandığını gören Türk ordu güçleri 12 Eylül 1980 yılında siyasal iktidara el koyarak, askeri vesayetle ülkeyi yönetmeye başlar. 12 Eylül askeri rejiminin baskılarına boyun eğmeyen ve büyük bir direniş içerisine giren, PKK hareketi olur. İnsanlık tarihinde ender görülen baskı, zulüm ve işkencelerle özgürlük hareketi militanları teslim alınmak istenmiştir. Yoğunlaştırılmış böylesi bir baskı ortamı, PKK militanlarını daha kararlı, daha iddialı bir duruşa götürür. İnançlarından ve davalarının haklılığından asla taviz vermezler ve direnişçi tutumlarıyla halkın gönlünde taht kurarlar. O dönemde kadın arkadaşların sayısı erkek arkadaşların sayısına göre daha az olsa da arkadaşlar direnişe aktif katılım sağlamışlardır. Özellikle Sakine Cansız arkadaşın düşmanın her türden işkencesi karşısındaki onurlu direnişi ve erdemli duruşu halk içerisinde oldukça olumlu bir etki yaratmış, dillere destan olmuştur. Merkez üyeliği ve kurucu üyelikten yargılanan Sakine arkadaş siyasi savunma yapmış, başından sonuna kadar düşman karşısında onurlu ve devrimci duruşunu devam ettirmiştir. Sakine arkadaşın düşman karşısındaki duruşu kadar kadın yapısı içerisindeki duruşunun da zindan direnişlerinde belirleyici yönü vardır.
İLK KADIN ŞEHİTLERİMİZ: NURAY ERENLER, BESÊ ANUŞ, AZİME DEMİRTAŞ

Kızlar grubu oluşumundan önce Ankara Hacettepe üniversitesinde polis tarafından vurularak devrimci yaşamının baharında şehit düşürülen Nuray Erenler devrimci bir kadın olarak ilk kadın şehidimiz olarak kabul edilir. 6 Ocak 1976’da Hacettepe Üniversitesi yurdunda devrimci bir gencin katledilmesinden sonra, ertesi gün devrimci gençler tarafından yurtta düzenlenen kitlesel cenaze törenine polis silahla müdahale eder. Protesto gösterilerinde Nuray Erenler’de yerini almaktadır, polisin doğrudan üzerlerine mermi sıkmasıyla 14 Ocak 1976 da şehit düşer. Nuray Erenler aslen Dersimli olup sol gelenekten gelen Kürt bir ailenin kızıdır, Ankara Hacettepe’de ekonomi bölümü ikinci sınıf öğrencisi iken devrimcilikle daha yakından ilgilenir. Faşizmin zulmüne karşı durmak için cenaze töreninde yer aldığında polis tarafından kasıtlı olarak vurulur. Bu anlamda PKK özgürlük mücadelesinin ilk devrimci kadın şehidi olarak kabul edilir.
1980 darbesi ile önemli düzeyde kadroların tutuklanmasına ve bir kısım kadronun da ülke dışına çıkmasına rağmen örgütleme çalışmaları durmaz. Halkı örgütleme ve eğitme faaliyetleri devam eder. Bu temelde çalışmalarını yürütenlerden birisi de Besê Anuş olur. PKK’nin ilk katılımları ve şehitlerinden olan Bese Anuş, 1961 yılında Pazarcık ilçesine bağlı Esmapuru Köyü’nde dünyaya gelir. PKK’nin kuruluş sürecine doğru köylere giderek örgütleme faaliyetleri yürütür. Yoğun yurtseverlik duyguları ve özgür yaşam arayışıyla 1978 yılı sonlarında militan olarak PKK saflarına katılır. Köylerde kadınların kendilerini koruyup savunabilmeleri için örgütlenme ve silah eğitimi verir, kadınların örgütlenmesi amacıyla toplantılar yapar. Besê Anuş, 17 Mart 1981 yılında Pazarcık’ın Musolar Köyü yakınlarında kırsalda beş kişiden oluşan arkadaşlarıyla birlikte düşmanın çemberinde kalırlar. 17 Mart sabah 6 gibi Besê Anuş nöbeti sırasında düşmanı fark eder ve arkadaşlarını uyandırır, düşman çemberinden çıkmaya çalışırlar fakat açılan ateş sonucunda Besê şehit düşer. Şehit düştüğünde cenaze törenine 3 bin insan katılır. Pazarcık’tan köyüne kadar halk mezarlığa kadar yürüyerek Besê Anuş’un cenazesini taşır.
Bu dönemin diğer bir şehidi ise Azime Demirtaş olur. Azime Demirtaş 1961 yılında Dersim Nazimiye’nin Demirce köyünde doğar. 1978’lerde PKK ideolojisini benimser ilk etapta aktif sempatizan olur daha sonra ağabeyi ile birlikte PKK’ye katılım sağlar. 25 Aralık 1981 günü Dizik köyü yakınlarında yanında olan İbrahim Kaplan yoldaşı ile birlikte düşmanla karşılaşırlar, Türk ordusuyla girdiği bir çatışmada sergilediği kahramanlık o dönemde dilden dile dolaşır. Yaralı olmasına rağmen, arkadaşlarına moral vermek için çaba gösterir. Düşman çemberini yararak kurtulmaya çalışırken geceyi karlar içinde geçirmek zorunda kalırlar. 26 Aralık 1981 tarihinde yaralı halde tekrar girdiği bu çatışmada şehit düşer. Dersim kadın direnişçiliğinin sembolü haline gelen Azime Demirtaş, kadının saflara katılımında da büyük rol oynar.
YURTDIŞINA ÇIKIŞ VE KADININ BU DÖNEME KATILIMI

Yurtdışına çıkan PKK’nin ilk grupları arasında 17 kadın da yer alır. Böylesi bir çıkışla Kürt kadınları ilk kez aileden, sistemden, babadan ve kocadan kopuşu sağlayarak, kendi özgürlük arayışının adımlarını atar. Bu çıkış aynı zamanda kadının ilk reddidir; sisteme, feodal değer yargılarının kadın üzerinde oluşturduğu baskılara karşı bir çıkış ve özgür yaşama doğru ilk adımlardır. Askeri eğitimlere katılırlar ve yöneticiliği öğrenerek bunun ilk uygulamalarını gerçekleştirirler. 1982 yılında PKK hareketinin Lübnan-Filistin sahasında açmış olduğu ilk akademi devresinde, yurtdışına çıkan bu 17 kadın da yerini alır. Bu sahada, bu 17 kadının katılımları, gösterdikleri çaba ve yoğunlaşma düzeyiyle, kadın ordulaşmasının, kadın partileşmesinin ve kadın özgürlüğünün temelleri atılır.
O süreçler ülkeye dönüş hazırlıklarının yoğunlaştığı ve kadroların silahlı mücadeleye ve Kürdistan devrimini yürütebilecek düzeye getirilmesinin hazırlık süreçlerdir. Yurtdışına çıkan bu kadın kadrolar eğitim süreçlerine ve yaşama aktif katılımlarıyla örnek bir duruş sergilerler. Oldukça iddialı ve kararlı olan bu kadınlar, Kürdistan devriminin tüm yükünü omuzlamaya hazırdırlar. Bu kadın kadroların eğitimiyle Önderlik bizzat ilgilenir. Bu ilk grup içerisinde yerini alan kadınlardan bazıları ise Sultan Yavuz, Hanım Yaverkaya, Rahime Kahraman, Binevş Egal, Saime Aşkın ve diğerleridir. PKK’nin öncü kadroları olan bu kadın yoldaşlar daha sonra mücadeleye aktif bir biçimde katılarak Kürt özgürlük hareketine kadın katılımlarının artmasına ve mücadelenin yükseltilmesine büyük bir katkı sunarlar.
YURDA DÖNÜŞ VE KADININ SİLAHLI PROPAGANDA BİRLİKLERİNDEKİ YERİ
1983 yılına gelindiğinde artık PKK silahlı propaganda birlikleri adıyla kendisini örgütlemeye ve Kürdistan’da etkinlik göstermeye başlar. Yine o dönemde katılan kadın katılımlar da daha çok öğrenci kökenlilerdir. Çoğu üniversiteli genç kızlardır. Onlar için Kürdistan’ın sarp ve asi dağlarında gerillacılık yapmanın elbette zorlukları olacaktır. O güne kadar şehir hayatından hiç çıkmamış olan bu genç kızlar, artık dağın bütün zorluklarıyla mücadele etmeye hazırdırlar ve dağla iç içe geçmek için büyük bir kararlılıkla Kürdistan sahasına dönen gruplar içerisinde yerlerini almak için dayatmada bulunurlar. Kadın savaş sahasında kendisini ilk kez deneyecek ve silahla tanışacaktır. Kadının savaşa katılımı savaşın erkek egemenlikli karakterini de değiştirecek ve savaş Kürt kadının katılımıyla farklı bir anlam kazanacaktır. Kürdistan topraklarına çetin bir mücadele yürütmek üzere dönen bu Kürt kadınlarının ilk kampları Lolan alanında oluşturulur. Kendi özgün örgütlülükleri henüz oluşturulmadığı için bu kamplarda karma bir yapıda kalırlar. Lolan’daki kamplar aynı zamanda Kuzey Kürdistan’a geçecek grupların yoğunlaştığı ve dönüş hazırlıklarını yaptığı kamplardır da. Botan sahasına ilk geçen gruplar içerisinde kadın gerillalar da yerlerini alırlar. Silahlı propaganda birliklerinde aktif bir biçimde yer alarak halka yönelik propaganda çalışmalarını yürütürler. Kürt halkı bu Kürt kızlarının militan duruşlarından çok etkilenir ve o güne kadar kadını güçsüz, hiçbir şey düşünemez, yapamaz ve örgütlenemez gören toplumsal yapının belleğinde çatlaklar başlar. Kürt kadını tarihin ve toplumsallığın ilk oluşumundaki rolüyle bir kez daha tarih sahnesine çıkar. Kürt kadını öz gücüne, özüne ulaşarak toplumun özgür, eşit ve demokratik temelde yeniden inşa edilmesinde rol oynamaya başlar. Silahlı propaganda birliklerine aktif katılımı ve o dönemlerde oynadığı rol, kadın eksenli bir yaşamın Kürt toplumu içerisinde yeniden gelişmesine de ilk adım olur. Bu dönemler kadının da mücadeleye az sayıda katıldığı dönemlerdir. Birikimli ve mücadelenin tüm sorumluluklarını üstlenebilecek birçok kadın gerilla askeri sorumluluk da üstlenir.
İLK KADIN KOMUTAN; HANIM YAVERKAYA(HAVVA)

Kadınlar “İlk Kurşun” da denilen 15 Ağustos 1984 silahlı atılımında yer almamış olsalar da o dönem gerçekleşen birçok silahlı propaganda faaliyetine katılırlar. O dönemde gerilla sahasında ilk sorumluluk alan Hanım Yaverkaya’dır. Hilvan direnişinde aktif bir biçimde yer alan bir ailenin kızıdır. O dönemde yakınları tutuklanınca yurtdışına çıkmak zorunda kalır. Beyrut-Şam evlerinde yoğunlaştırılır. Okuma-yazmayı parti saflarında öğrenir ve kendisini ideolojik bilinç düzeyinde oldukça geliştirir.
Botan’a geçen ilk gruplarda ve ilk silahlı propaganda birliklerinde yer alır. 15 Ağustos atılım hamlesinin hazırlık ve alt yapı çalışmalarına katılır. Gerillada karma askeri birliğin komutanlığını yapan ilk kadın komutan olarak tarihte yerini alır. Eruh bölgesinde erkek gücünün manga komutanıdır. Botan’da 28 Haziran 1985 de Eruh’un Bana köyü çevresinde iki arkadaşı ile birlikte girdikleri pusuda şehit düşer. Saatlerce süren çatışmada Halil ve Osman adlı yoldaşlarının şehit düşmeleri üzerine çatışmaya tek başına devam eder. Sen kadınsın savaşamazsın teslim ol çağrısı yapan düşmana kadının nasıl savaştığını bizzat gösterir. Çatışmada gösterdiği direniş, halk üzerinde büyük etki yaratır. Savaşçı ve inisiyatifli oluşu ve genel pratik konulardaki hakimiyeti ile komutanlığı kabul görür. Kadının savaşamayacağına dair yargıların hakim olduğu yıllarda erkeklere de komutanlık yapmış olması kadına yönelik önyargıları yıkmasına neden olur.
KÜRT KADINININ İLK ÖRGÜTLENMESİ; YJWK
Üçüncü kongrede alınan karar doğrultusunda kadının özgün örgütlenme çalışmaları, ön hazırlık sürecinden sonra 1987 31 Ekim-1 Kasım tarihleri arasında Almanya’nın Hannover şehrinde 80 delegenin katılımıyla 1. kongre ile kuruluşunu ilan eder. Kongre ağırlıkta halktan kadınların katılımı ile gerçekleşir. Kürdistan’da örgütlenme koşulları ve zemini olmamasından kaynaklı böylesi bir çalışma Avrupa’da başlatılır. Kürdistan özgürlük mücadelesinin ilk özgün kadın örgütlenmesi Yekitiye Jinen Welatparezên Kürdistan (YJWK) adıyla kurulur. Önderlik sahasında eğitimini tamamlayan ve Avrupa’ya gönderilen Hozan Mizgin (Gurbet Aydın) ilk olarak kadın çalışmalarını yürütür. YJWK kuruluşu öncesinde Kürtlerin örgütlü oldukları tüm alanlarda 8 Mart etkinlikleri için toplantılar yaparlar ve 1987’de 8 Mart’ı Kürt kadınları kitlesel düzeyde kutlarlar. Hozan Mizgin Avrupa kadın çalışmalarında ve Kürt kadınlarının siyasal ve ideolojik mücadeleleri açısından önemli bir çıkış olan YJWK’nin oluşumunda belirgin bir rol oynar. YJWK’nin kurulması ile eyalet ve şehirlerde kadın örgütleme çalışmaları yürütülür. Kadın komiteleri, eğitim grupları oluşturularak kadınlar eğitilir. Ve kadın dergisi olan Jina Serbilind dergisi çıkarılır. YJWK kadın komiteleri ve örgütleme çalışmalarının bir sonucu olarak 8 Mart 1988 yılında Almanya’da Kürt kadınları iki bin kadının katıldığı bir yürüyüşle 8 Mart etkinliğini kutlarlar.
SERHİLDAN SÜRECİ VE SERHİLDANLARDA KÜRT KADINININ ÖNCÜLÜĞÜ

1990 - 1995 yılına kadar olan süreç, Kürt halkının Türk devletinin baskı ve zulmüne karşı ayaklandığı, sesini yükselttiği süreçler olur. Binevş Egal yoldaşın 1989 yılının Ocak ayında Cizre’de Türk devleti tarafından katledilmesi halk üzerinde büyük bir etki yaratır. Kürt halkının serhildan hareketini başlatmasını tetikleyen olay da, Binevş Egal’in katledilmesi olayı olur. Halk içerisinde faaliyet yürüten Binevş Egal, militan duruşuyla Botan halkını etkiler ve direnişi bir efsane gibi anlatılır. Efsaneleşen bu kadın militan, yüzlerce, binlerce kadın ardılını da yaratır. 1990 ile 95 arası süreçte, Kürt halk ayaklanması dalga dalga Kürdistan’ın tüm illerine yayılır. Kürt kadınının serhildanlardaki öncülüğünü ve PKK hareketinin direnişini sahiplenip mücadele duruş ve tutumlarıyla yükseltme kararlılığı gösteren, Zekiye Alkan Amed’de, Rahşan Demirel İzmir’de, Ronahi ve Berivan yoldaşlar da Avrupa’da bedenlerini ateşe verirler. Kürt halkının diriliş ve direniş bayramı olan Newroz, artık bu Kürt kadınlarının mücadele öncülüğüyle daha büyük bir anlam kazanır. Ve Kürt kadın hareketi ilk ivmesel çıkışını siyasal ve toplumsal alanda geliştirir.
PKK’ye serhildanlardan sonra kentten-köye, okumuş-okumamış binlerce genç katılır. En fazla katılım gösterenler de Kürt kızları olur. Kadın katılımlarında bir patlama yaşanır. Dağlarda sayıları gittikçe artan Kürt kadınları için yeni bir örgütlenme biçimi artık kaçınılmaz bir ihtiyaç haline gelir. Sayının fazlalaşmasıyla birlikte kadın ordulaşması üzerine tartışmalar ve çözümlemeler de yoğunlaşır. Kadının mevcut örgütlenmesi ve PKK mücadelesi içerisindeki pozisyonu kadın katılımların örgütlenme ihtiyacını karşılamaya artık yetmez. Daha geniş çapta bir örgütlülükle, kadının özgürlük ve örgütlenme sorunlarına çözüm bulma çabaları yoğunlaşır.
Önder Apo, kadın ordulaşmasını devrimin garantisi olarak görür ve kadın ordulaşmasının erkek egemenlikli ordu yapılanmasının karakterini de değiştireceğine inanarak, kadın ordulaşması çalışmalarını hızlandırır.
Önder Apo’nun desteğini alan ve perspektifleri temelinde kendilerini örgütleyen kadın militanlar, kadınının ordulaşma çalışmalarına kendilerine büyük bir güven duyarak katılırlar. O sürece kadar tim biçiminde bile örgütlenemeyen kadın gerillalar, ordulaşma perspektifi ve talimatıyla birlikte tim, takım ve bölük düzeyinde örgütlenmeye başlarlar. Kadın ordulaşmasına inanan ve kadın ordulaşmasının Kürdistan devriminin kesin başarısı olacağının bilincinde olan kadın gerillalar, tüm zorlukların üstüne büyük bir iddia ve kararlılıkla yürürler.
KADIN ORDULAŞMASININ EFSANELEŞEN KOMUTANI; BÊRÎTAN

1992 yılında PKK hareketine yönelik olarak Türk devleti, Güneyli işbirlikçi güçleri, ABD, İngiltere ve NATO’nun da teknik anlamda desteğini alarak bir operasyon geliştirir. 1992 Güney savaşında öne çıkan esas şey kadın gücünün düşman karşısında ihanet ve teslimiyete karşı özgürlük duruşunu yaratmış olmalarıdır. Bêrîtan (Gülnaz Karataş) bu savaşın sembol duruşu olsa da Bêrîtan gibi sayısız kadın savaşçı isimsiz kahraman olarak Güney savaşında rollerini oynarlar. Peşmergelerin kadın savaşçılara ‘’teslim olun size bir şey yapmayacağız’’ çağrılarına kadın cephesinden çok keskin yanıt verilir.
Bêrîtan’ın bulunduğu cephe KDP’li peşmergelerle yoğun çatışmaya girer ve mevzilerde ölümüne çatışma yaşanır. Bêrîtan etrafı uçurum olan bir mevzide çatışmaya girer, tüm cephanesi bitene kadar savaşır. Etrafı KDP’li peşmergelerce tamamen kuşatıldığında tek başınadır ve artık savaşacak tek bir mermisi dahi kalmamıştır. Ne kendisine sıkacak bir kurşunu ne de patlatacak bombası kalmıştır, Peşmergeler ona yaklaşırken teslim olmasını ve kendisine bir şey yapmayacaklarını söylerler. Beritan’ın ilk refleksi kleşini kayalara vurarak parçalamak olur. Değil kendisinin silahının bile düşman eline geçmesine tahammülü yoktur. Silahını parçaladıktan hemen sonra kendisini tereddütsüzce kayalıklardan aşağı atar. O anı yaşayıp gören peşmergeler büyük bir şok yaşarlar. Teslim alıp kendilerine eş yapmak istedikleri bu yiğit kadına karşı o an kendilerinden utanarak sonsuz bir saygı duyarlar. Aşağı inip cenazesinin yanına giderler ve Bêrîtan’ı alıp kendileriyle beraber götürerek mezarını yaparlar. Ve daha sonra cenazesini yeniden gerillaya teslim ederler. Beritan’ın direnişine tanık olan ve duyan peşmergelerin bir kısmı daha sonra gerillaya karşı savaşmayı reddederler.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan Bêrîtan’ın içte gelişen teslimiyet ve ihanet tutumundan ve dış güçlerin yönelimlerine karşı direnişi karşısında çok etkilenir. Bêrîtan’ın direniş ve militan duruşuna karşılık olarak kadın ordulaşmasına dönük adımları hızlandırır. Kadın ordulaşmasını Bêrîtan ve onun gibi savaş sahalarında büyük bir direnişle yaşamını yitiren Kürt kadın gerillalarının anısını yaşatmak ve mücadelelerini yükseltmek temelinde yönelir. 1993 yılının Kasım-Aralık aylarında kadın ordulaşmasının artık resmi ilanı yapılır.
1993: KADIN ORDULAŞMASININ İLANI

1993 yılı mücadelenin ulaştığı ileri düzey, gerilla saflarına kadın katılımlarında yaşanan yoğunluk ve kadın gücünün savaştaki rolü gibi birçok etkenler kadın ordulaşmasının oluşum ve zeminini hazır hale getirir. Gruplaşma sürecinden 1993 yılına kadar PKK içinde kadınların mücadelesi neredeyse 18 yılı bulur ve verilen onca emeğin çabanın ardından nihayet kendi öz güçlerine, irade ve kararlarına dayalı örgütlü bir güce sahip olurlar.
Kadın ordusunun kurulması ve kadın gücünün buna göre yeni bir örgütlenme sistemine geçiyor olmaları gerilla içerisinde yeni bir dönemi başlatır. Erkekler cephesinden bu çok kabul edilen bir gelişme olarak görülmese de Önderlik talimatı olması nedeniyle buna karşı çıkılmaz. Kadın ordusuna geçişte ilk adım olarak özgün birlikler biçiminde örgütlenmek ve üslenmelerini ayrı yapmak olur. Zagroslar’dan Batan’a Amed’den Dersim’e, Serhat’a kadar tüm kuzey ve Güney sahalarında kadın gücü kış kamplarını kendileri hazırlayıp özgün üslenirler. Manga yapımından erzak çekimine, yer altı depolarının yapımı, mevzii, cephane, güvenlik amaçlı tepelerin tutulmasına kadar tüm pratik işleri kendileri yaparlar.
Önderliğimizin kadın sorununa ve örgütlenmesine biçtiği değer ve yapmış olduğu çözümleme düzeyi, kadın militan yapısına da büyük bir güç ve irade kazandırır. Kadın ordulaşması Kürt kadınında kadın iradeleşmesini açığa çıkarır ve bir irade birliğini oluşturur. Çünkü örgütlenmek de bir güçtür ve bu güç, öz irade ve öz bilinç de geliştirir. Kürt özgürlük hareketinin iç ve dış yönelimlere rağmen, mücadele ve başarı iradesini korumasında kadın ordulaşmasının, örgütleşmesinin, iradeleşip kimlik edinmesinin belirleyici bir rolü olur. Ordulaşma çalışmasına çok temel bir çalışma olarak yaklaşım gösterilir ve kadınlar mücadelenin tüm sahalarında özgün örgütlenmelere giderler. Ordu içerisinde manga, takım ve bölük örgütlenmelerini oluştururlar. Oluşturdukları örgütlenme üzerinden savaşa daha aktif bir katılım gerçekleştirirler. Kendi iç işleyişlerini örgütleyerek, komutanlarını seçerler. Kendi sorunlarını kendileri tartışıp çözüm gücü olurlar. Artık kadın kendi sorunlarına çözüm gücü olur, karar alır ve planlamalarını yapar. Önder Apo kadınları en üst düzeyde yönetimlere dahil eder.
ORDULAŞMA İLANI ARDINDAN YAPILAN ÖZGÜN EYLEMLER

Kadın ordulaşması ilan edildikten sonra ilk özgün eylem Botan eyaletinde gerçekleştirilir.
Kadın ordulaşma ilanı ardından ilk özgün eylem Cudi’de yapılır, Sozdar Xalila Cudi’de bölük komutanıdır ve sadece kadın gücünün katıldığı bir eylem yapmak ister. Suikast ya da sabotaj eyleminden ziyade daha etkili olabilecek bir eylem olmasını ister bu nedenle Şırnak Cizre yolu arasında düşmanı vurmayı planlarlar. Cizre tarafından Tank taburu, Şırnak tarafından ise Maden taburu eylem yerine yakın karakollardır. Eylem alanı olarak seçilen yer düşmana oldukça yakın bir yerdir. Tank taburundan gelecek müdahale için beş kişi pusu da bekler, diğer beş kişilik grup da Maden taburundan gelecek düşman için pusu kurar. Bu gruplarda B7 roket atar ve BKC silahları vardır. Tüm grup kadınlardan oluşur. Yol kesen grup ise kendisini kimlik kontrolleri yapacak olanlar, halkın güvenliğini alacak olanlar ve toplantı yapacak olan arkadaşlar şeklinde gruplara ayrılır. Eylem 1993 Aralık ayının ortalarında gerçekleştirilir. Eylem öğleden sonra saat iki gibi başlar ve 25 sivil araç durdurulur, 90 kişiye yakın insan toplanır. Eylem 45 dakika kadar sürer. Eylem yerinde düşmana kayıplar verdirilir, eylem grupları ise kayıp vermeden yerlerine geri dönerler. Bu eylem tüm alanlardaki kadın gücüne yüksek moral vermesinin yanı sıra özgüven duygularını da geliştirir Cudi’deki eylem sonrası kadın gücü diğer alanlarda da peş peşe özgün eylemler gerçekleştirirler.
Kadın ordulaşmasının ilan edilmesinin ardından Amed sahasında Ş. Berivan Birliği geçirdikleri özgün kamp sürecinin ardından baharı karşılarken özgün bir eylemle kadın ordulaşmasını kutlama kararı alırlar. Eylemin planlanması, keşif ve koordine edilmesi Bese (Suna Çiçek) tarafından yapılır. 1994 8 Mart günü 11 kadın savaşçının katılımıyla Genç-Lice yolu kesilir ve 60’a yakın araç durdurulur. Kimlik kontrolleri ve aramalar yapılır, halka propaganda yaptıktan sonra eylem yerini bırakarak noktalarına dönerler.
19 Ocak 1994 günü TC, gerilla noktalarını keşif amacı ile jetlerini Zele alanına gönderir. Düşmanın saldırı hazırlığında olduğunu fark eden karargah tedbirler almak için harekete geçer. Zele alanına hakim olan tepelere uçaksavarlar (Doçka) konumlandırılmıştır ve bu stratejik tepelerin birisinde kadın gücü mevzilenmiştir. Binevş ise Doçkadan sorumlu kişidir ve bulundukları tepe alanın en stratejik tepesidir. Dört ayrı tepede konuşlandırılan uçaksavarların (Doçka) bir tanesi Binevş’in ellerindedir. Binevş Doçka silahı ile jetlere ateş etmeye başlar. Diğer tepelerde konumlanan silahlar da durmadan savaş uçaklarını ateş altına alırlar. Genel Doçka silahını kullananlar arasında atışları en iyi olan Binevş’tir, bütün uçaksavarlar devreye girer ve jetler hedeflenir. Binevş aralıksız devam eden atışları ile jetlerden birisini vurmayı başarır. Dumanlar içinde gözden kaybolan F16 jeti Kandil alanında düşer. Binevş Doçka silahını kullanan ilk kadın gerilla olmakla kalmaz savaş süreci boyunca ilk defa uçak düşüren kişi olur.
1996 yılının Haziran ayında kadın gücü Zap’a bağlı çiçaye Reş bölgesinde Sere Seve Karakolu’na yönelik taciz ve suikast eylemi yaparlar. B7, BKC, Kanas ve kleşlerle karakola taciz atışları yapılır. Bu eylemde düşmanın iki askeri öldürülür, 3 asker de yaralanır.
ÖNDER APO’NUN ‘ASKERLİKTE EN GÜÇLÜ ARKADAŞ’ DEDİĞİ MİHRİBAN SARAN (AZİME) YOLDAŞ

Mihriban Saran(Azime) Muş’un Varto ilçesi Tatan köyünde dünyaya gelir. 1980 öncesi öğretmenlik yaparken PKK ile tanışır ve 1981 yılında mücadeleye katılır. Komutan Azime partiye ilk katılan kadın militanlardandır. Şehadetinden etkilendiği Azime Demirtaş’ın adını alır. PKK 3. Kongresinde aktif ve kararlı duruşu nedeniyle Merkez Komitesi üyeliğine seçilir. Komutan Azime Kürdistan dağlarında ilk kadın gerillalardan ve ilk kadın komutanlardan birisi olarak adını tarihe yazdırır. Azime’nin Botan’da sergilediği cesaret ve savaşçılığı düşmanın korkulu rüyası haline gelmesine neden olur. Komutanlığı ile yoldaşlarına ve halka büyük bir güven verir. Önderliğin ‘‘ askerlikte en güçlü arkadaşımızdır, ne söylesen yapar, her şeyi yapabilecek biridir’’ sözleri Azime’nin militanlık ve savaşçılık düzeyini en yalın haliyle ifade eder. 1992 yılında Güney Savaşı’nda cephe komutanı olarak en ön saflarda savaşı koordine eder. Haftanin’de, binlerce KDP peşmergelerine ve TC ordusuna komutanlık tarzıyla etkili darbeler vurulur. Kadın komutanlardan ve öncü kadrolardan olan Azime (Mihriban Saran) Herekol’da başlatılan operasyonda atılan havan topu sonucu şehit düşer. Kadın ordusunu komutanlığı ile ileriye taşıyacağı dönemde 1994 yılında Botan’da yaşanan ani şehadeti PKK ve kadın ordusu için büyük bir kayıp olur.
1995: ÖZGÜR YAŞAMIN TEMİNATI YAJK ( YEKÎTİYA AZADİYA JİNÊN KURDİSTAN)
1993 yılında kadın ordusunun ilanı ve pratik koşullarda kadın gücünün bu eksende kendisini örgütlemesine ve başarılı pratiklerine rağmen YAJK örgütünün kurulmasına kadar kadın ordulaşmasının örgütsel sistemi tam oluşmamıştır. YAJK sürecine kadar manga, takım, bölükler düzeyinde özgün örgütlenmeler oluşmuş, bazı özgün eylemler geliştirilmiş, kadın savaşa kendi örgütlülüğüyle katılmaya başlamıştır. Ancak bunun örgütsel bir sistemi ve tüm Kürdistan’da yürütülen ortak bir biçimi yoktur. YAJK ile kadının gerçek anlamda bir sistemi oluşur, kadın örgütlülüğünün ideolojik, askeri ve siyasal alanlarda güçlenerek öncülük misyonunu ciddi anlamda hayata geçirdiği döneme girilir. YAJK örgütünün oluşumu ile birlikte özgürlük hareketi içerisinde ideolojik mücadele anlamında devrimsel niteliğe sahip gelişmeler yaşanır. Ordulaşma ile kadın örgütlülüğünün temelleri sağlam örülür fakat YAJK ile birlikte kadın özgürlük mücadelesinde kadın kurtuluş ideolojisi temelinde cins mücadelesi öne çıkar. YAJK, kadınla ilgili her türlü kararın sadece kadın tarafından verilebileceğini hayata geçiren bir örgütlenme olur.
YAJK kuruluş kongresi 8 Mart 1995 yılında Metina’nın Golka alanında bir şikeftte yapılır. Kongreye 340 delege katılır. Delegelerin yanı sıra bir manga erkek arkadaş kongreye dinleyici olarak katılır. Kongre, sekiz gün devam eden oturumlar, eleştiri-özeleştiri platformları ardından karar tasarıları hazırlanarak, 16 Mart’ta YAJK ilanı ve kapanış konuşmasıyla sonuçlanır. Kongrede ayrıca 17 asil ve 4 yedek olmak üzere 21 kişiden oluşan YAJK merkezi seçilir. Bu kongre tarihe 1. Ulusal kadın kongresi olarak geçer, tarihe YAJK şikefti olarak geçecek olan bu mağaraya kongreye katılan kadın gerillalar kadın tapınağı adını verirler.
TANRIÇA ZİLAN VE EN BÜYÜK KAZANIM KADIN PARTİSİ

Bir ideolojik yapılanmaya ve geniş bir örgütlülüğe kavuşan Kadın Özgürlük Hareketi, 1996 yılında geliştirilen uluslararası komplo sürecine fedai tarzdaki eylemlerle cevap verir. Kadın militanların komplo karşısındaki duruşu, Kürt Özgürlük Hareketi’ni ve Önderliğini sahiplenen bir duruştur. Komploya karşı ilk fedai eylemi gerçekleştiren Zilan (Zeynep Kınacı) yoldaştır. 30 Haziran 1996 tarihinde Dersim merkezde kendisini büyük bir bombaya dönüştürür ve askeri tören esnasında Türk ordusuna büyük darbe vurur. Saldırıya misliyle yanıt veren Zilan bu eylemiyle aynı zamanda gerilla da yaşanan taktiksel tıkanıklığın önünü açar. Zilan, özgürlüğü yok etmek isteyen düşmanın beyninde patlayarak düşmanı yok etmektir. Özgürlüğe, özgürlük öncüsü Önder Apo’ya yönelen komplocu saldırılara karşı bir özgürlük duruşudur. Zilan yoldaş tanrıçanın karanlıklarda kaybolan sesinin tekrar gün yüzüne çıkmasıdır.
PKK’yi bir kadın partisi haline getirmeye çalışan Önder Apo kadına ideolojik alanda da öncülük rolü atfeder. Tarihi ilklerle dolu olan PKK, kadın partileşmesine doğru da önemli adımlar atar. 1996 ve 1998 sürecine kadar olan süreç, kadın partileşmesinin ön hazırlıklarıyla geçer. Önder Apo, kadın partileşmesine verdiği önemi o dönemlerde yapmış olduğu yoğun çözümlemelerle ortaya koyar. Kadını sadece ezilen bir cins değil, aynı zamanda ezilen bir sınıf ve ulus olarak ele alan Önder Apo, özgürleşen kadının özgürleşen halk ve insanlık olacağının da önemine sürekli değinir ve kadın militanları bu doğrultunda bilinçlendirip yetiştirir. Sadece YAJK adıyla örgütlenmeyi Kürt kadınları açısından dar bir örgütlenme olarak görür ve bu eksende de Kürt kadınının partileşerek daha geniş bir örgütlülüğe ulaşmasını öngörür. Örgütsüz ve ideolojisiz bırakılan kadın, Kadın Kurtuluş İdeolojisi ile bir ideolojiye ve bu ideolojinin örgütlü ve programlı yapısı olan partileşmeye doğru hızla ilerler.
Kadın Kurtuluş İdeolojisi 5 temel ilkeye dayandırılır. Bu ilkeler; yurtseverlik, özgür irade ve özgür düşünce, örgütlülük, mücadelecilik, estetik ve güzelliktir.
Yaşanan gelişmeler, örgütlenmenin ulaştığı düzey, kadın eğitimlerinin yarattığı güçlü cins bilinciyle ulaşılan düzey ideolojik bir ihtiyacı ortaya çıkarır ve 8 Mart 1998 yılında Kadın Kurtuluş İdeolojisi ilan edilir.
Önder Apo, kadın hareketinin gelişim çalışmalarını “yarım kalan projem” diye nitelendirir ve bu projenin kadın özgürlük kimliğine partileşme gerçekliğiyle ulaşması için İmralı cezaevinde de tüm tecrit ve işkence koşullarına rağmen, bu yönlü çabalarını sürdürür. Kürt kadınları da bu projeyi sahiplenerek, tüm dünya kadınlarının kendisini içinde görebileceği, ifade edebileceği partileşmeyi hedeflerler. Böylece 1999 yılının 02-12 Mart günleri arasında, 140 delegenin katılımıyla 2. Kadın Kongresi gerçekleştirilir ve burada PJKK ismiyle kadın partileşmesi ilan edilir. Kadınlar artık sadece askeri çalışmalarda değil, siyasal, ideolojik ve diplomatik sahada da bir kadın partisi olarak örgütlenirler. Genel çalışmalara da parti kimliğiyle katılırlar.
Kadın partileşmesi çalışmaları daha sonraki yıllarda Önderliğimizin geliştirmiş olduğu perspektifler ve açığa çıkan ihtiyaçlar temelinde PJA ve PAJK olarak yapılanmalarını devam ettirir. Demokratik Ekolojik ve Kadın Özgürlükçü Toplum Paradigması temelinde program ve tüzüğünde değişiklikler yaparak 2005 yılında PAJK ismi altında partileşme çalışmalarını daha da genişleterek devam ettirir.
ÖZGÜRLÜK DEVRİMİNİN FEDAİ KADIN GERİLLA ORDUSU: YJA-STAR

2004 yılına gelindiğinde Önderliğin perspektif ve önerileri üzerine Kürtlerin tanrıçası olan ‘Star’ adı alınarak YJA STAR adıyla oluşumunu yeniden örgütler. Star kavram olarak Kürtlerin geçmiş tarihteki Tanrıçalarının adı olmaktadır. Hem tarihsel köklerle bağ kurulması anlamında hem de Tanrıça kültürüne denk yaratıcı ve savunucu güç olması itibariyle böylesi bir isim tercih edilir. Kürt kadınları özerk ve özgün orduları ile ülkesine ve halkına yönelik gerçekleştirilen her türlü saldırılara karşılık vermeyi, yurdunu ve insanlarını korumayı temel görev bilir. YJA STAR kadın savunma güçlerinin ideolojik kimliği PAJK olarak tanımlanmış ve kadın konfederalizm sistemi KJK’nin meşru savunma gücü olarak belirlenmiş ve örgütsel işleyiş esasları somutlaştırılmıştır. Kadınların meşru savunma gücü olarak örgütlenen YJA STAR, HPG içerisinde özgün ve özerk bir yapılanmaya sahiptir. Kadın Özgürlük Hareketi’nin meşru savunma gücü olan YJA STAR, klasik bir ordu örgütlenmesini aşan, demokratik sosyalizm ekseninde örgütlenen ve kadın gerillacılığı geliştirip yaygınlaştıran kadın gerilla ordusudur. Kadın gerillaların Kürdistan dağlarında yürütmüş olduğu özgürlük mücadelesinin büyük birikim ve mirasının da sahibi olan YJA STAR, sadece Kürt kadınlarının değil, tüm dünya kadınlarının meşru savunma gücüdür.
YJA STAR çatısı altındaki kadın gerillalar, taktik ve teknik anlamda önemli bir birikime ulaştılar, ulaşılan bu düzeyle birlikte savaşta yaratıcı bir tarzın açığa çıkmasında ve daha cesur adımlar atılmasında rol oynadılar. Öz savunma ilkesi ile yeniden bir örgütlenmeye giden YJA STAR, halkın da kendini bire bir içinde gördüğü bir ordulaşma derecesine ulaştı. Nicelik ve nitelik açısında hızlı bir gelişme sağlandı. Özellikle komutanlaşma ve profesyonel gerillalar olarak savaş cephelerinde yer alma noktasında gözle görülür bir yol alındı. Kadınların bilinç ve birikim ile attığı adımların kadın ideolojik mücadelesini geri dönüşümü de güçlü oldu. Genel ordu yapılanması içerisinde kadınların öncülük ve cesaret noktasında gösterdikleri duruş örnek alındı. Kadınların böylesi bir duruş ile hareket etmesi erkek zihniyetinde de değişim dönüşüme yol açtı. YJA STAR, yeni dönemde yeni paradigma ile haklaşma ve evrenselleşme esası ile hareket etti. Çok sayıda enternasyonalist kadın gerillanın katılımı bu yeni çizgi üzerinden oldu. Enternasyonalist kadın savaşçılar, büyük kahramanlıklar sergileyerek şehit düştüler. YJA Star kadın gerilla ordulaşmamız Kürdistan Özgürlük Hareketi’nin kuruluş yıllarından günümüze kadar kesintisiz sürdürülen mücadele deneyimi ve tecrübesiyle gün be gün büyüyüp gelişerek, bugün kadın özgürlük devrimi ile Kürdistan devrimini gerçekleştirmenin eşiğine gelip dayanmış bulunmaktadır.
1 HAZİRAN DEVRİMCİ HAMLESİ
1999 yılından itibaren gerillanın beş yıl boyunca uyguladığı kesintisiz eylemsizlik süreci 2004 yılında 1 Haziran atılım hamlesi kararı ile sona erer. Özgürlük Hareketi, 1 Eylül 1999 yılından itibaren dördüncü kez ilan ettiği tek yanlı ateşkes süreciyle yeniden girdiği pasif savunma dönemini bitirmiş oluyordu. 1 Haziran 2004 yılı ile birlikte, Meşru Savunma Stratejisi kapsamında aktif savunma savaşı içerisine girilerek planlı ve örgütlü bir stratejik atılım süreci başlatıldı. Bu nedenle 1 Haziran Devrimci Hamlesi, Özgürlük Hareketi açısından ikinci 15 Ağustos Hamlesi olarak ele alınıyor.
1 Haziran 2004 yılında PKK, HPG ve YJA Star öncülüğünde yeniden aktif savunmaya geçeceğini ve mücadelenin Kürdistan’ın tüm alanlarında yürütüleceğini dünyaya duyurur. Kadın gerillalar Amanos eyaleti dışında, Botan, Dersim, Serhat, Garzan, Amed, Karadeniz alanlarına geçiş yaparlar. Araya giren beş yıllık eylemsizlik süreci nedeniyle gerillanın savaşamayacağını ve marjinalleştiğini düşünenler 1 Haziran atılımının sonuçları ortaya çıkınca yanıldıklarını bizzat kendileri görürler. Beş yıl gibi uzun bir zamanı kapsayan bu süreçte gerilla gücü savaşmadan eylemlerden uzak bir dönemi olağanüstü eğitimlerle her açıdan kendisini donatarak geliştirir. Hem askeri hem de ideolojik anlamda yeni paradigma temelinde kendisini yenileyen gerillalar 1 Haziran atılım hamlesinde beş yıl boyunca eğitimle değişerek yeni bir gerilla tarzını ortaya koyarlar. Silahların kullanımında etkili nokta vuruşu, her türlü silahta uzmanlık kazanma, taktikte yenilenme, sabotaj, suikast, pusu, saldırı, baskın gibi birçok askeri taktikte uzmanlaşan ve profesyonel düzeye ulaşan gerillalar 1 Haziran atılımını 15 Ağustos atılım ruhuna çevirerek yeni bir dönemin başlamasını sağlarlar. 1 Haziran atılım hamlesi ile düşmanın bekleterek çürütme politikaları alaşağı edilir ve Kürt sorununun çözümünde yeni bir döneme geçilir.
2011-2012 DEVRİMCİ HALK SAVAŞI SÜRECİ

2011-2012 yılında Medya Savunma Alanları ve Kuzey Kürdistan’da yaşanan devrimci halk savaşı sürecinde kadın ordulaşması açısından zirve yaşandı. Devrimci Halk Savaşı ve 4. Stratejik döneme girildiğinde kadın ordusu hem ideolojik hem de askeri boyutta önemli bir mesafe kat etti. Askeri branşlarda alınan uzmanlık eğitimleri YJA STAR gücünde profesyonel düzeyde savaşmayı ve taktikte gelişmeyi yaratır. Özellikle savaşın aktif yürütüldüğü alanlarda kadın gücü hem komuta hem de savaşçı düzeyinde üstlendiği öncülük misyonu ile katılır. Zagros, Botan, Serhat, Amed, Dersim gibi birçok alanda 4. Stratejiye dayalı Devrimci Halk Savaşı kadın öncülüğünde yükselişe geçer. Devrimci Halk Savaşına öncülük eden büyük emekleri geçen sayısız komuta ve savaşçı vardır. Ş. Berçem Amed, Arjin Garzan, Çiçek Kiçi, Rozerin Mardin, Delal Amed, Aze Malazgirt, Nalin Muş, Helin Gare, Devrim Amed gibi birçok YJA Star komutanı hamle sürecine komutanlık eder ve son nefeslerine kadar kahramanca savaşırlar. 2011-2012 yıllarında ilk defa bu kadar büyük bir kadın gerilla gücüyle devrimci halk savaşı hamlesine katılım yaşandı. Çok büyük bir nitelikle sürece katılım ve öncülük yapıldı. 2011-2012 yıllarında Türk devletine karşı yürütülen savaşta YJA-STAR güçleri ilk defa kendi öz güçleriyle bu düzeyde özgün eylemler gerçekleştirdiler. Bunlar YJA-STAR ordusu için tarihi bir kazanım ve tecrübe yarattı.
Gelişen bu sürecin siyasal sonuçları da çok güçlü oldu. Birçok kadın gerillanın katıldığı bu süreç ile beraber 2012 yılının sonunda Türk devleti ve AKP hükümeti, Önder Apo’yu devreye koymak zorunda kalarak, heyetler aracılığıyla görüşmeler başlattı. Hareketimizin yenilmezliğinin bir kez daha kanıtlanması, kahramanca gelişen direnişin düşmanın hem teknik, hem de psikolojik saldırılarını boşa çıkarması anlamında önemliydi. Kuşkusuz ki, özgürlük hareketinin bu yıllarda karşı karşıya kaldığı yoğun saldırılar karşısında yenilmezliğini ortaya koyması bu yılların en büyük başarısıydı. Gerilla alanlarımızda gelişen direnişin bir kez daha tarih yazması ise hiçbir güç ve tekniğin APOCU militanların fedailiğine gölge düşüremeyeceğini, dolayısıyla doğru gerillacılığın fedailikle buluştuğunda her türlü saldırının üstesinden geleceğini kanıtladı.
ROJAVA DEVRİMİ, DAİŞ SALDIRILARI VE KADIN ORDUSUNUN ROLÜ

YJA STAR, yeni paradigma temelinde öz savunma ilkesi ile hareket ederek parçalarda önemli ölçüde bir katılım sağladı.
YJA STAR Rojhilat’ta, Rojava’da, Bakur’da, Başur’da, Şengal’de kendini örgütledi. Böylelikle YJA STAR, kadın ideolojik örgütlenmesi çatısı altında, konfederal sistem içerisinde tüm Kürdistan’da kadınların öz savunma gücü olarak yer aldı. YJA STAR bu temelde çalışma alanına her geçen gün yeni halkalar ekledi. Binlerce kadın gerillanın hazır olduğu bir ordulaşma tablosu çizildi.
Kadın özgürlük mücadelesinde kendini ulaştırdığı aşama itibariyle ideolojik, askeri, toplumsal ve örgütsel birikimin yansıması yeni ve güçlü bir mücadele zemini ortaya çıkardı. Bu nedenle çok sayıda kadın birlikte mücadele vermek için yönünü YJA STAR’a döndü. Egemen erkek zihniyetine karşı mücadele etmek isteyen Ortadoğu ve dünyanın farklı bölgelerinden kadınların birlikte hareket edebileceği güçlü bir ordulaşma gerçeği açığa çıktı.
YJA STAR, kadınlara dönük şiddetin her türlüsüne karşı mücadele etmek için örgütlenmesini Kürdistan’da daha da büyüttü. Rojava Devrimi’nin kadın ordu gücü olan YPJ, bu esaslar üzerinde kendini örgütledi. Rojava’da kadınlar şahsında harekete geçirilen toplum kırımına dur demek için, on binlerce kadının katıldığı bir örgütlülüğe dönüştü. Kadınlar öz savunma temelinde katıldıkları YPJ saflarında erkek egemen sistemin tüm kodlamalarını, tüm oluşumlarına ağır darbeler vurdular. Aynı zamanda 2014 yılında DAİŞ çetelerinin Kobane’ye saldırdığı günlerde, yüzlerce YJA-STAR’lı kadın gerilla, bölge kadınlarının öz savunması için Kürdistan dağlarından Kobane alanına geçip tarihin en etkili askeri müdahalesini gerçekleştirip DAİŞ çetelerine ölümcül darbe vurdular. Bu süreçte onlarca YJA-STAR’lı kadın gerilla son mermilerine kadar savaşarak Kobane’de şahadete ulaştılar. Faşist iktidar sistemlerinin Ortadoğu ve dünya kadınlarında kimlik olarak kanıksatmaya çalıştığı umutsuzluk ve iradesizlik tablosu, YJA-STAR ve ondan ilham alarak kendini örgütleyen YPJ ile birlikte yerle bir edildi. YPJ’nin elde ettiği kazanımlar Arap, Asuri, Süryani, Türkmen kadınların kendi askeri ve ideolojik örgütlenmesine kapı araladı. Kadın örgütlülüğün öz savunma ve ideolojik mücadele verdiği güçlü bir zemin yaratıldı. Böylelikle tüm dünya kadınlarının inanç ve umut kaynağına dönüştü, gün geçtikçe büyük bir örgütlenme sağladı. Enternasyonalist kadın savaşçılar YPJ saflarına katılarak mücadele etmeye başladılar. Dünyanın her yerinden kadınlar, Kürt kadınlarının öncülüğünde verilen mücadeleye dahil olmak istediler. Savaştılar, şehit düştüler. Kadınların özgücü ve iradesi ile verdiği mücadele tüm dünya kadınları için umut oldu, diğer kadın örgütlerine ilham oldular. Sosyalist ve anarşist kadınların, Kürt kadınları ile dayanışma ivmesi hızla yükseldi. Kadınların birlikte açığa çıkaracakları güç ile erkek egemen sistemin tüm çete örgütlenmelerine karşı, ağır darbeler vurulacağı bir kez daha kanıtlanmış oldu.
2014 yılında Şengal’de ulus devlet zihniyeti ile beslenen çete gruplarının Ezîdî kadınlara karşı uyguladıkları soykırım ve 73. Fermana karşı YJA-STAR askeri birlikleri Ezidi kadınların DAİŞ zulmünden kurtarılması için Şengal’e geçip orada savaştı. Burada yaşanan katliamlardan sonra Ezidi kadınların kendi öz savunmalarını yapabilmeleri için birçok çalışma yürütüldü. 2015 yılında YJŞ (Yekiniye Jinên Şengalê) ilan edildi. Ezidi kadınlara uygulanan vahşete karşı, YJŞ kısa bir süre içerisinde geniş bir örgütlülüğe ve donanıma kavuştu. YJA STAR gerillaları ve YJŞ savaşçıları, Şengal’de kadınların özgürlük teminatları oldular.
Başur Kürdistan’da kadınlara yaşatılan zulüm ve katliama karşı YJA STAR gerillaları Kerkük’te Maxmur’da kadınları savundular.
Bakurê Kürdistan’da AKP iktidarı ve çetelerinin başlattığı soykırım saldırılarında kadınların iradesinin vücut bulduğu YPS JIN, zorlu savaş koşulları altında tarih yazacak denli bir güce kavuştu. AKP faşizminin kendini gösterdiği tüm alanlarda YPS JIN savaşçıları, kendi özgücü ile tetikte oldu.
KADIN GERİLLALARIN SAVAŞ TÜNELLERİNDEKİ DİRENİŞİ VE GÜNÜMÜZ MÜCADELESİ

2021-2025 yılları arasında Kuzey Kürdistan ve Medya Savunma Alanlarında Türk işgal güçlerine karşı gerçekleştirilen direniş sürecini demokratik modernite çizgisinde özgür kadın gerillacılığının somutluk kazandığı yıllar olarak tanımlamak mümkündür.
2021 yılında tünel savaşları Türk ordusunun işgal harekatlarına karşı temel bir taktik olarak belirlendi. 2021 yılında önce Gare sonra da Metina-Avaşin-Zap savaşlarında açığa çıkan sonuçlar üzerinden bu taktiğin esasları açığa çıkarıldı.
Tünellere dayalı gerilla savaşında önemli bir yetkinlik açığa çıktı. Hem düşmanın havadan-karadan tüm saldırıları büyük oranda boşa çıkarıldı, hem de tünellerden arazideki düşman güçlerini vurmada yine tünellerden çıkıp düşman güçlerine ölümcül darbelerle yönelme ve yeniden direniş tünellerine manevra yapma da inisiyatif yakalandı. Tünellere dayalı savunma ve saldırıda YJA STAR güçleri büyük bir tecrübe kazandı, inisiyatif geliştirdi ve bu anlamda profesyonel gerillacılıkta önemli bir mesafe kat edildi. Özelde de sızma, suikast, ağır silahlarla vurma, sabotaj alanlarında YJA STAR gücünün süreklileşen eylemleri oldu ve bu konularda önemli bir profesyonellik geliştirdi.
Bu direnişler Medya Savunma Alanlarındaki savaş tünellerinde hala devam ediyor. YJA-STAR güçleri tüm direniş tünellerinde hem soykırımcı faşist Türk ulus devletinin işgalci ordusuna karşı savaşabiliyor, hem savaş sırasında tünelleri genişletmeye, yeni mevziler yapmaya devam edebiliyor hem de savaş tünellerindeki bu işlerin yanında eğitsel-örgütsel çalışmalarını devam ettirebiliyorlar ve tüm bunlar gerillacılıkta çok önemli bir düzeyi ifade ediyor.
Türk ordu güçleri Avaşin, Metina, Zap ve direnişin 4 yıldır sürdüğü Batı Zap savaş tünellerinde savaşta kullanılması yasak kimyasal gazlar, yasaklı patlayıcılar, termobarik bombalar kullanarak bu alanlarda yüzlerce kez tüm dünyanın gözü önünde savaş suçu işledi. Tünel kapılarından içeriye benzin döktüler, tünelleri tazyikli su ile doldurup içerideki gerillaları suda boğmaya çalıştılar, biber gazları, fosfor bombaları kullandılar. Tünelleri kepçelerle, sondaj makineleriyle, hiltilerle gerillaların üzerine yıkmaya çalıştılar. Akla gelmeyecek her türlü işkence yöntemini tünel direnişçilerine karşı kullanan işgalci Türk ordusu, tüm bu akıl almaz yöntemlere rağmen tarihinin en büyük savaş yenilgisini yaşamaktan kurtulamadı.
Mamreşo, Werxelê, Girê Sor, Şikefta Birindara, Çemço, Sida, Şehit Şahin, Girê Hakkari, Amediye, Girê Cudi, Girê Bahar ve birçok savaş tünelinde direnen kadın gerillalar, bombardımanlardan ve kimyasal gazlardan dolayı saçlarını kesti. Bu savaş dönemimizde ‘’kadın arkadaşların saçları için de bu düşmandan hesap soracağız mücadeleyi büyüteceğiz’’ dedirten bir erkek gerçekliği ortaya çıktı. Özgür yaşam ahlakı ve ilkeleri doğrultusunda en nadide yoldaşlık örnekleri savaş tünellerinde yaşandı. Savaş tünellerinde direnen güçler, YJA STAR güçlerinin yer aldığı tünellerde direnişin daha uzun süreli ve etkili yürütüldüğünü paylaştılar.
Bu operasyonların başından itibaren Şehit Delal Hava Savunma Kuvvetleri aktif bir şekilde yer alacak bir pozisyon edindiler ve tünellerdeki yoldaşlarını dışarıdan yaptıkları eylemleri ile desteklediler. Bir yandan tünel savaşları gelişirken, diğer yandan kadın gerilla güçleri de havadan eylemler gerçekleştirebilecek teknik ve taktik kabiliyete ulaşmıştı. Ş. Delal YJA-STAR güçleri her düşman engeli karşısında eylem yapabilmenin her yolunu aradı, denedi ve her defasında düşmanın beklemediği, ummadığı bir şekilde ve bir yöntemle vurmayı başardı. Bu Kürdistan tarihinde de bir ilktir. İşgal operasyonuna ilk defa havadan da karşılık verilmiş, havada savaşılmıştır. Geçmiş süreçlerdeki operasyonlarda da Ş. Delal Hava Kuvvetleri kimi eylemler gerçekleştirmişlerdi. Ama ilk defa bu denli uzun vadeli, adeta operasyonun içinde taktiğe karşı taktik geliştirerek uzun süreli bir hava savunma savaşı yürütüldü. Hala da devam ediyor.
Özellikle 2022 yılından bu yana Ş. Delil Batı Zap eyaletinde devam eden direnişlerde gerçekleştirilen kadın eylemleri bilançosu, kadın tarihinde bir ilktir. Yüzlerce özgün eylem yapılmıştır. Bu eylem performansı dünya direnen kadınları için bir ilhamdır. Faşizmle nasıl savaşılması gerektiğinin canlı eğitimidir.
ŞEHİT BERİTAN ÖZGÜR KADIN AKADEMİSİ

YJA-STAR güçlerinin en çok önem verdikleri şey hedefledikleri özgür yarınların insanını yetiştirmek, sistem sınırlarını ve egemen erkek paradigmalarını reddeden bir zihniyetle, insanlığın özünü oluşturan komünal yaşam için mücadele etmektir. Tüm bunları dağ yaşamının öğretici deneyimleri dışında bir de yarattıkları eğitim sistemiyle, kendi akademilerinde gerçekleştiriyorlar. Şehit Beritan Özgür Kadın Akademisi bu amaçla, özgür kadın kimliğini geliştirmek amacıyla Kürdistan dağlarında 2004 yılında eğitimlerine başladı. Akademi eğitimlerinde Jineoloji bilimi esas alınır, temel eğitim materyalleri Önder Apo’nun savunmalarıdır. Bugüne kadar binlerce kadın gerilla Şehit Beritan akademisinde eğitim gördü ve Şehit Beritan akademisi günümüzde Kürdistan dağlarındaki yer altı sistemlerinde eğitim faaliyetlerine devam ediyor. YJA STAR gerillaları insanların sistemdeki okullardan, üniversitelerden alamadıkları bilgileri ve bilinç derinliğini bu akademide yaratıyorlar. Şehit Beritan akademisi özelde kadın ordusunun komutanlarını yetiştirme amacıyla kuruldu. Bu akademilerde eğitim gören kadın gerillalar YJA-Star çalışma sahalarında ve özellikle savaş alanlarında komuta düzeyinde sorumluluk alıp öncülük rolü üstlendiler.


