“Hakikat yoldaşlığı; özgürlük aşkıyla patika yollarda birlikte zorlu bir yürüyüştür. Yaz ortası yürekten akan berrak, soğuk bir sızaktır. Çıkarsız, hilesiz, yalansız bir ütopya ve amaç birlikteliğidir.”

Mehmet Sait Üçlü

Yoldaşlık; doğru tanıma ulaşabilmek için ne kadar anlatırsan anlat az kalacak ve hiçbir tanımlama onu karşılayamayacak. Dağları uzaktan anlamak mümkün olmadığı gibi, yoldaşlığı da yaşamadan anlatabilmek zordur. Hele anlatmak istediğin birde şehit bir yoldaşınsa yüreğin sıkışır durur, göğüs kafesine sığmaz. Dilinin bu kadar ketum olmasına kızar durursun, söz dilinin ucunda döner durur. Hêvî, duru bir su kadar temiz yüreğini yürüyüşüne kılavuz yapan, sade, özlü, yoldaş canlısı… Seni anlatabilmenin derin sancısını çekiyorum. Sizleri yazmak zordur, sizleri yazmak dağlar devirir insanın içinde. Dağların ve Güneşin çocukları, hangi sözcüklere sığdırabiliriz ki sizleri? Hêvî arkadaş Elîh’de dünyaya gelir. Köklü yurtseverliği ile tanınan Dîderî aşiretindendir. Mücadeleyi de ailesinin yurtsever olmasından kaynaklı küçük yaşlardan beri tanır. Genç bir kadın olarak sürekli arayışları olan, verili yaşamın dışına çıkmak isteyen bir duruşa sahiptir. Kadına çizilen sınırların ötesinde bir yaşamdır aradığı. Kendi yaşam yolunu kendisi belirlemek ister. Bir kadın olarak ona farz kılınan bütün geriliklerin karşısında durarak yeniyi, güzeli, anlamlı olanı arar. Bu arayışlarının karşılığı mücadele gerçekliğinden geçer. Özlemini duyduğu ve aradığı anlamlı yaşam için yüzünü ve yüreğini dağlara döner. Aradığı şey orada, o dağlarda, o dağlıların arasındadır. 2017 yılında Kato Jîrka üzerinden katılım yapar ve böylelikle yeni yaşamına ilk adımını atarak dağların Hêvî’si olur. Bu yaşam ona can olur, nefes olur. Yüreğini avuçlarında, umudunu sırtında taşıyarak arşınlar dağları. Maneviyatla dolup taşan, yoldaşlığa sonuna kadar bağlı, özü sözü bir olan bir gerilladır. Kısa süre içerisinde gerillacılığa uyum sağlar. Sanki yıllardır hep bu dağlardaymış ve hep bir gerillaymış gibi hisseder ve etrafına da bunu hissettirir. Bu yaşam, bu inanç onundur artık ve sonuna kadar sahip çıkması gerektiğini çabuk öğrenir. Ait olduğu yeri bulmanın getirdiği heyecanını asla kaybetmez. Hêvî Arkadaş, Botan’da kısa bir süre kaldıktan sonra Medya Savunma Alanlarına geçer. İdeolojik ve askeri eğitimlerden geçen Hêvî arkadaş her gün biraz daha gelişim kaydeder. Önder Apo’yu ve onun yarattığı ideolojiyi tanıdıkça daha da güçlenir. Önderlik ile buluştukça özgürlüğün anlamına kavuşan Hêvî arkadaş, Önderlikle yoldaş olabilmenin erdemine ulaşanlardan olmayı başarabilenlerden olur. Pusulası her vakit Önder APO’yu gösterir. Bu yüzden de bir an bile ikirciklik yaşamadan, her an daha da iddialı ve kararlı olarak yürüyüşüne ivme kazandırır. Halkının umudunun da gerillada olduğunu bilir. Bu yüzden onlara özgür bir yaşam sunabilmek adına her anlamda kendini geliştirmeyi esas alır. Hêvî; Yaraları Sarandı İlk gördüğümde seni, o güzel ve bir o kadar da mahcup gülümsemenle karşılamıştın bizleri. Dağları kucaklar gibi sımsıkı sarılıp yüreğine basıp, sarıp sarmaladın. O an içinden geçtiğim zaman durdu ve tüm kederimi,  o sarılışta ardımda bıraktım. Yüreğim umut doldu ve taştı… Sade ve bu kadar özlü oluşun ile sana karşı kayıtsız kalmak mümkün değildi. İlkin bu özelliklerinle tüm yoldaşlarının ilgisini çekerdin. Çünkü dokunurdun her birimizin hikâyesine, anlamak isterdin. Hepimizin yüzüne bir gülümseme çizerdin, bir türlü hüzünlü yüzler görmeyi sevmezdin, sevemezdin. Keder, acı, hüzün senden ve sevdiklerinden uzak olmalıydı. Bunu da öyle büyük bir ustalıkla yapardın. Senin o tılsımlı yoldaşlığını yaşayabilmek adına, tereddütsüzce yüreği senin emek kokan ellerine bırakabilmek cesaretini görürdük kendimizde. İncitmeden sarardın tüm yaraları. Hilesiz, samimi ve sonuna kadar çıkarsızdın hakikat yoldaşlığında. Bu özle öyle güzel, öyle derin ve içten buluşmuştun ki. İmrenirdik sana bakarken. Yoldaşlığın tanımı sende bambaşka bir yerdeydi, onun anlam derinliğine ulaştığından olsa gerekti. Yoldaşlarını yüreğine sarandın. Sevgini sınırsızca bizlere sunardın, bir yoldaş sevdalısıydın. Tüm yoldaşlarına ne kadar değerli olduklarını her defasında hissettirirdin. Dağlara En Çok Senin Özün Yakışırdı Emeğin ile var olursun bu dağlarda, emek ile örülen her an daha fazla hakikate ulaşırsın. Bunu en çok bilenlerden ve uygulayanlardan biri de sendin. Bulunduğun ortamın görevlerine sahip çıkmanın yüceliğini gösterdin her zaman. Özgürlük işlerine büyük bir heyecanla katılırdın. Sen o heyecanın ta kendisiydin. Hiç eskimeyen bu heyecanın yaşama olan sevginden beslenirdi. Boş geçen tek bir anın olmazdı. Bu yüzdendi belki de seni hep bir şeyler yaparken görmek. Çünkü sorumluluklarının farkındaydın. Yaşama her anlamıyla hem akar, hem de sahip çıkardın. Büyük bir bilgelikle, emek ile kendini yaratırdın aslında. Bir kadın olarak kendine fedai bir yaşamı esas aldığını, öğrendiklerini yaşamda uygulayabilmenin kaynağının ise; özgürlüğe olan bağlılığın gücünden beslendiğinden bahsederdin. Kendinden çıkıp mücadelenin ta kendisi olmuştun. İrade, cesaret ve fedakârlık konularında daha çok yoğunlaştığını anlatıp dururdun. Kendinde bunları yarattığın oranda Önderliğe ve şehitlere layık olacağına inandığını söylerdin. Onların yaratımlarına sonuna kadar sahip çıkmanın ne kadar önemli ve belirleyici olduğundan mutlaka bahseder ve bundan asla taviz vermezdin. Ölçüler o kadar netti ki sende, senin gibi duruydu. Bu durulukta insan kendisini arardı. Biz Hiç Hêvî’siz Kalmadık Bir derviş misali hakikatin peşinden yolları aşıp durduk güzele ulaşmak için. Kadim bir halkın çocukları olarak büyük acılardan, büyük sınavlardan geçtik. Mücadelenin, kavganın, inancın ve iradenin en anlam dolu anlarını yaşadık. Hayatın içinden geçtik ve sürekli en sevdiklerimizle sınanıp durduk. Yoldaş yitirmenin acısını yüreğimizin en derinlerinde hissettik. Bu acı bizi bir o kadar da güçlü tuttu. Ama her şeye rağmen bu yeryüzündeki en güzel özgürlük anlarını bizler yaşadık. İnsana ve onun özüne inanan, tüm kirliliklere inat tertemiz kalmayı başaran yoldaşların topluluğunda yan yana, yürek yüreğe, akılda ve ruhta bir olmayı başardık.  Bu halkın en değerli, en nadide evlatları ile yaşama şansına eriştik. Beraber omuzladık umudu ve beraber sarıldık dört elle özgür yaşama. Hakikat yoldaşlığının sesi ve rengi olmayı başardık. Bir Eylül ayında Botan’da başladı hakikat yolculuğuna Hêvî Koçer, 5 Ocak 2025 yıldızlaştığın gün olarak düştü tarihin aydınlık sayfalarına. Hayatımıza kattığın çok şey oldu. Sen güzel koçer kızı, fiziki olarak yanımızda olmasan da biz hiç Hêvî’siz kalmadık. Patikalarda bıraktığın kahkahaların ile şimdi yeni umutlar yeşeriyor…  Mücadele Arkadaşları