Seni gelecek zamana iletmek için, dili geçmiş zamanlardan anılarını alıp bütün zamanlara inat, seni tanımayanlara seni tanıtsın ya da seni tanıyanlara tekrar tekrar seni hatırlatsın diye adını ve eylemini sürekli anlatmak gerek yoldaşım. Bunu en çok hak edenlerden birisin, gerçi hangi arkadaş bunu hak etmez ki dediğini duyar gibiyim doğru haklısın; her toprağa serpilen canımız tanınmayı hak ediyor o yüzdende bizde her bir şehide yakışan cümleler vardır.

Tılsımlarıyla beraber ve seni anlatan en güzel ve anlamlı kelime gerçi sen kelime dediğime bakma aslında bir destan, bir roman ya da bir yaşam yani bana göre seni anlatan en güzel kelime Kurdistan… Bu kelimeyi sana yakıştırmamın o kadar çok nedeni vardır ki. Kurdistan olmak öyle kolay değildir neticede beraberinde birçok nedeni barındırır ama bence en önemli neden bir Tepeye bütün bir Kurdistan mücadelesini sığdırmandan dolayıdır. Dönemin sloganını yarattın bir tepe direnişiyle. Aslında sen oraya bir tepe bile demedin sen orayı Kürdistan’laştırdın yani Girê Fm senin sloganınla hala başı dik direnişini sürdürüyor. Nede haklıydın be yoldaşım... Bugün gerillada yürütülen her bir savaş aslında bir Kurdistan meselesiydi sen bunu o kadar benimsemiştin ki bu yüzden “Burası Kurdistan giriş var çıkış yok” dedin. İşte Eylem yoldaş sen Kurdistan oluyordun bağrında insanlığı yaratan, şimdi anılarınla bağ kurup içinde yarattığın insanlığı açığa çıkarmanın tam vakti. Evet burası Kurdistan giriş var çıkış yok... Dönemin sloganı aslında bir ömrün sloganı o yüzdendir PKK mücadelesi grup aşamasından bugüne kadar hep bu sloganın gerçekliğiyle 52. yılına girdi. O yüzdendir seni Kurdistan yapan, o sebeptir seni şiirleştiren ‘EYLEM’ haline getiren. Yazarken o kadar zorlanıyorum ki çünkü seni anlatırken sıradan hiçbir kelimenin arkasına sığınmak istemiyorum. PKK yaşamının şah damarını kendi sloganınla oluşturmuşken, bulacağım bütün kelimeler yaşamın güzelliğini ortaya çıkarmalı ve halkımıza iletmeli senin mücadeleni. Anılarımızdaki Sen Şimdi anılarla bağ kuralım ki mücadelenin nefesi topluma ulaşsın: Heval Eylem’i EYLEM haline getiren içinde düşmana karşı biriktirdiği muazzam öfkeydi. Toprağa düşen her arkadaşta olduğu gibi onu mücadele haline getirende yoldaşlığa olan bağlılığıydı. Halil Cibran yol için derki; Parça parça, lime lime dağılmış sanki her bir “ben” bulur koyarım her birini ait olduğu yere, her bir yol hikayesinde… Sonra dönerim evime, asıl ait olduğum yere… Bazen içimdeki kadından, bazen içimdeki çocuktan, bazen içimdeki anneden, bazen içimdeki dost ve yoldaştan kopmuş parçalardır geri dönen… İşte Eylem yoldaşı yolda tanımak gerekiyor; o yolculukların vazgeçilmez dinlenme mekânı ve zamanıydı. Yol onun için bir süreci yaratmanın mekanıydı ya da bir yoldaşı yaratmanın zamanıydı o yüzden yolda tanırdın Eylem yoldaşı. En geniş zamanlarda, en geniş mekanlarda, onun aslında yaşam felsefesiydi yol. O yüzden hiçbir zaman aynı yola çıktıklarıyla da aynı yola çıkacaklarına da her zaman bir yarendi bir dervişti ya da en önemlisi de bir yoldaştı. Ben birçok çalışma için onunla birlikte görevlere giderdim çünkü ben en çok Eylem arkadaşla yola çıkmak isterdim. Yol Eylem yoldaşta yoldaş olurdu. Zaman ve mekânı bütünleştirendi, o yüzdendi temposunu karşısındaki yoldaşa göre ayarlaması, o yüzdendi yoldaşı yorulmasın diye en ağır yükü sırtına vermesi. Hiç sigara içmediği halde mutlaka çantasında sigara bulundurması; yol arkadaşının unutma olasılığını göz önünde bulundurarak yani iğneden ipliğe her şeyi düşünürdü. Eylem heval ile yola çıktığımızda içimiz rahattı. Çünkü yaşam onda yol yürüyüşüydü ya da yol felsefesi. Bir kere yola çıkmışsa arkada bıraktıklarını biriktire biriktire ilerlerdi, önüne çıkacaklara vermek içindi bu biriktirme. Ayrıca yolda birlikte olduklarını yaratmakta yol felsefesinin ilkeleri arasındaydı. Ama en önemli ilkesi de ardını unutmadan tekrar tekrar geriye gitmemektir. Heval Eylem bu yolda kendi kişiliğinde Kurdistani olmayı başarmıştı. Mesela heval Eylem’de muazzam bir sahiplenme duygusu vardır; mülkleştirmeden, nesneleştirmeden Kurdistan toprağı gibi her yüceliği içinde barındırır ama mülkleştirmek isteyeni de bağrından söküp atar... O yüzdedir yıllarca çalıştığı alanla bütünleşmesi. Heval eylemi ilk tanıdığımız zaman onu Rojhilatlı zannettik ve bu hep böyle devam etti hatta şehit düştükten sonra öğrendik aslında Amed’li olduğunu, yıllarca Rojhilat alanında çalışma yürüttüğü için emek aldığı emek verdiği toprakların şekline bürünmüş o toprakların rengini ve kokusunu yansıtıyordu. Onunla aynı eğitim devresinde olma şansım oldu eğitimimiz kapsamlı bir eğitimdi o yüzden örgüt iki birlik şeklinde eğitim sistemi geliştirdi bir ay bir birlik eğitim görürken, diğer birlik pratiğe katılıyordu. Devirli bir şekilde hem eğitim görüyorduk hem de pratik içinde pişiyorduk. Ben şanslı bir bireydim ki çünkü Eylem yoldaşla aynı birlikteydik ve bizde gelişen toplumsallık aslında onun emeğinin nüveleri… Heval Eylem’in en belirgin özelliklerinden biri toplumsallığını hiçbir zaman mülkleştirmiyordu yani kendi toplumsal olduğu kadar yanındaki yoldaşını da buna mecbur hale getiriyordu. Misal eğer bizim birlik eğitimdeyse Heval Eylem hepimizi harekete geçirir pratikte olan arkadaşların işlerini kolaylaştırıcı kimi çalışmalar yapardı onlar daha fazla yorulmasınlar diye. Emeği mutlaka kolektifleştirirdi. Onlar olmadan farklı bir şey yemez, farklı bir etkinlikte bulunmazdı. Eğer bizim birlik pratikteyse bu seferde eğitimdeki arkadaşlara; eğitimi yoğunlaştırıcı ve kolaylaştırıcı zihni veya pratiki materyaller hazırlardı. Bunu bize doğal otoritesiyle yaptırırdı ve o kadar doğalında yaptırırdı ki, insan kendini zorlamaz ama buna kendini mecbur hissederdi yani bir nevi gönüllülük esasında zorunluluk. Yani Eylem yoldaşta yaşam; yoldaşların yaşamlarını kolaylaştırıcı bir yol hikayesiydi. 2021’i 2022 bağlayan yılbaşı gecesi Heval Eylem bütün devremize yanındaki arkadaşları harekete geçirerek kitap ayracı yaptırmıştı. Bu hareket bütün devremizi birbirine o kadar yakınlaştırmıştı ki… Belki çok basit gibi görünecek bir davranıştı ama aslında Eylem yoldaş, maneviyatın o ağırlığını o düşüncesiyle harekete geçirmiş ve bizi toplumsallığımızla kendimizi özel hissetmememizi sağlamıştı. Şehit Munzur’un Direnişcisi Heval Eylem 2022’nin baharında Şehit Munzur direnişinde onurlu yerini aldı. Bu direnişte yaşam haline getirdiği sloganla celladın üstüne üstüne yürüdü. Aslında bu slogan basit o anlık heyecanla söylenmiş bir slogan değildi. Yüzyılların birikimi, tecrübesini bilinciyle söylenmiş bir destandı. Onun nefesinde yeniden yaşam haline gelen; evet burası Kurdistan’dı giriş vardı ama çıkış yoktu. Eylem yoldaş bu direnişin şekillenmesinde en çok payı olan yoldaşlarımızdan biriydi şehit düştüğü son ana kadar bile, savaşında düşmana olan öfkesi hep diriydi bu öfkeyle düşmanın üstüne üstüne gidiyordu.