Bu dersimizde tarihsel süre kavramını ele alırken aynı zamanda Braudelin tarihi ele alış tarzını ve Önderliğin ele alış tarzını işleyeceğiz. Fernand Braudel, Annales okulunun bir üyesidir. Kişi olarak farklı belirlemeleri ve kitapları vardır. Tarihin toplumsal perspektiflerle ele alınması gerektiğini belirtirken, tarih ve toplumun ayrı olamayacağını söyler.

Böylece tarihi, zaman üzerinden kurar ve beş tanımlama getirir. Önderlik bu tanımlamalardan yola çıkarak şöyle ifade eder; “Tarihi anlar toplumun oluşum zamanlarıdır, en uzun tarihi süreçleri de temel kültür sosyolojisi olarak yorumlayabiliriz” der. Bu katagori neleri içine alır ve kapsar, en uzun zaman hangisidir? Temel özelliği nedir? bu sorulara cevap vermek önemlidir. En uzun tarihsel süreç; 4.’ncü buzul döneminden başlatılır. Neolitik süreçle birlikte asıl karekterini alır ve günümüze kadar kendini bu biçimde sürdürür, yani bitmez. Bundan dolayı bu sürece en uzun tarihsel süreç denir. Neolitik süreçte kültürel olarak yaratılanlar hala yaşamda etkisini gösterir. Neleri kapsar bu süreç diye bir soru sorulacaksa, verilecek cevap; “Neolitik kültürün hepsi (dil, kültür, din, sanat, bilim, devlet oluşumu)” olur. Aynı zamanda ekonomik kurumların, politik, ahlaki yapılanmaların hepsi ilk şekillenişinlerini buradan alırlar. Devleti sadece ulus devlet olarak ele alırsak, araştırırsak kısa bir tanımla getiririz. Çünkü oluşumu uzun bir süreyi kapsamaz ama devleti kök olarak ele alırsak ne zamana kadar gidebiliriz? neolitik sürecin sonu, uygarlığın başlangıcına kadar ancak inilebilinir çünkü devlet bu süreçte oluşmuştur. Buda en uzun süreci kapsar. Bugün den ele alıp tanımlamak, eksik ve yanlış olur. Önderlik bu süreci, ‘genel kültürel toplum’ olarak tanımlar. Braudel’de en uzun zaman der. Herhangi bir nükleer felaket ya da toplumu kırımdan geçirecek bir felaket olmadığı sürece, insanlığın uzun zamanı devam eder. Braudell buna uzun zaman derken, Önderlik bunu sosyolojinin yapısallığı ya da toplumun yapısallığı olarak tanımlar. Bu katagoriye esas olarak iktidar, devlet, hiyerarşi, din ve sınıf girer. Kısa ve orta zaman kavramları birlikte ele alınır. Buna Pozitivist sosyoloji ya da August sosyolojisi denir. August Comte pozitivist sosyolojinin babası olarak bilinir. Bu katagoriye niteliksel ve niceliksel olarak kısa veya orta zamanlarda gelişen olaylar denir. Yaşanan ekonomik krizler, değişen iktidar rejimleri toplum içinde olan ve toplumu etkileyen olaylar gibi. Örneğin Fransa devrimi, Fransa’da gerçekleşirken heryeri etkiler, bunun için bu olay kısa ya da orta zaman sürecine girer.  Çünkü kısa bir zamanda gelişir her yeri etkiler ama çok uzun bir süre bu etki devam etmez. PKK’nin oluşumu da aynı zamanda, kısa ve orta zaman katagorisine girer, çünkü çıkışıyla Ortadoğu üzerinde oldukça önemli bir etkiye sahiptir. Tarihi olaylar olguculuk üzerinden ele alındığı için pozitivist sosyoloji denir. Bizi asıl ilgilendiren yakın zaman sosyolojisidir. Önderlik; ‘kuantum sosyolojisi, zihniyet sosyolojisi, yaratım-inşa anı’ der. Genel özgürlük sosyolojisi olarak tanımlana bilinir. Önderlik; ‘toplumda ya da evrende gelişen olaylar kuantimik ve kautik anlarda oluşur.’ Bilim tespit etmiştir ki en kısa zaman ve anlarda gelişen olaylar evren ve insanlar üzerinde oldukça etkilidir. Bu kısa anlar oluşum anlarıdır. Önderlik bunu şu şekilde tanımlar, “eğer bu kadar kısa sürede böylesi büyük enerji açığa çıkıyor ve an’da büyük değişimler yaratıyorsa, o zaman an’da kendini oluşturmanın farkında olmak ve bunu kontrol etmek kendiyle birlikte büyük başarılar getirir.’’ Önemli olan sürekli pozitif olmaktır. Kuantum anı, kaos aralığı her zaman kendiyle bir tercihte getirir. Bu aralık nasıl değerlendirilirse öyle başarı sağlanır. Kapitalizmin bir kaos aralığı yaşadığını dilegetiririz, öyleyse bu kaos aralığında başarıya ulaşacak olan sistem hangisidir? Bu kaos Demokratik Moderniteye mi evrilecek yoksa kapitalizm’den daha kötü bir iktidar sisteminimi açığa çıkaracaktır. An iyi değerlendirilip, süreç iyi okunur ve örgütlü olunursa bu kaos aralığından kapitalizm başarılı bir çıkış yapamayacaktır. Tercihler her zaman vardır. Önderlik Bunun için; ‘şimdiyi özgürlük anı, oluşum anı’ olarak değerlendirir. Braudell; küçük anlarda gerçekleşen etkilerin insan yaşamını bir bütünen etkilediğini söyler ve bunun önemli olduğunu belirtir. Önemli olan böyle anlarda özgürlüğün gelişimini ilerletmektir. Süre Astromik Bu konuyla ilgili hala, çok fazla araştırma açığa çıkmamıştır. Evren, evrenin hareketleri, ay, güneş, yıldız yine dünya dışındaki cisimlerin hareketleri ve bunlar arasındaki hareket tarzı nedir? bu konular araştırıp, bir bilim geliştirilmek istenilir. Evrenin her geçen gün kendini genişlettiği dile gelirken yine karadelikten bahsedilir ama kesin bir bilgi hala yoktur. Evrende hiç birşeyin yok olmadığı dile getirilirken bir sesin bile yok olmadığı, herşeyin bu karadelikte yutulduğu belirtilir. Yine itme-çekme kuvveti araştırılır. Bunları tanıyıp, bilmek ister. Bunların hepsi astronomik süreyi kapsar. Önderlik, “düşündüğüm an yapıyorum, yaptığım an düşünüyorum”der. Önderlik’te fikir-eylem birlikteliği vardır, birbirinden bağımsız değildir. Tüm peygamber, bilge, lider ve öncülerin temel özelliği fikir eylem birlikteliğidir. Bu kişiliklerde kendini anda oluşturma vardır. Hisettiğin anda anlıyorsan, kişiliğinde büyük değişiklikler yaratabilirsin. Bunun için Önderlik; “anlam ve hissiyatın yaratığı insan” der. Bizde neden anlar büyük değişim yaratmaz, Önderlik nedenini şöyle dile getirir. 1) Sürü psikolojisi, 2) Karılaştırma politikalarıdır. İlki, birilerinin sürekli seni yönetmesi, yapman gerekenleri sana söyleyip seni hareket etirmesi iken, diğeride tüm topluma yayılan bir karılaştırma politikasıdır. Tüm değerlerini kaybeden ahlaktan uzaklaşan ve sermaye, iktidar ne diyorsa onu yapan bir politikadır. İnsan bu iki politika yüzünden potansiyelini açığa çıkaramaz. Apocu Sosyal Tarih Anlayışı Bizim tarih, toplum bakış açımız nasıldır? Heval Dilan; “Tarih akışkandır, durağan ya da düz çizgisel değildir. Çünkü tarih canlıdır.’’ Heval Amara; “Toplumu ve tarihi birbirinden kopuk olarak ele alamayız. Toplum tarihseldir, tarih toplumsaldır.’’ Heval Berfin; “Önderlik, ‘bazı anlar vardır ki tarih kişide, kişi tarihte yaşar’ der. Kişi de bir tarihin, toplumun hafızası olabilir. Yaptığı eylemlerle topluma yön verebilir. Buna Önderliğin kişiliği örnektir.” Heval Arvin; “Önderlik,burda çözümlenen, birey değil toplumdur, an değil tarihtir’ der. Geçmiş tarihi günümüze taşırıyoruz, bugün yaşananları da geleceğe taşıracağız.” Heval Zilan; “Tarihi anlamlandıran insanın eylemi ve varlığıdır. Yer ve mekan etkilidir, tarihe katkıda bulunur.” Heval Zozan; “Tarih canlı yaşamın hakikatidir. Hakikat hep gizlenilmiştir. PKK bunu açığa çıkarmak ister. Bunun için, ‘PKK canlı yaşamın hakikatidir’ diyebiliriz”. Her arkadaş belli noktaları belirtti. Önderlik bu konuyla ilgili pek çok belirlemede bulunmuştur. Bu çerçevede arkadaşların belirtikleri de dahil bunları belli başlıklarda toplayacak olursak;

  1. Tarih canlı ve akışkandır. Annales okuluda böyle tanımlar, bunu Önderlik’te böyle ele alır. Canlı olan akışkandır, bir kalıba sokulamaz, onu nasıl ele aldığın önemlidir. Tarihte yaşanan hiçbir şey kaybolmaz, herşeyi kendi içinde toplar ve bugüne taşır. Geçmişten ders çıkarılıp, iyi okunur, tecrübe alınılırsa, nasıl oldu, ne yaşandı, nerede kaybedildi, neler yitirildi, günümüzde de onun canlılığı bilinerek doğru yaklaşıp öyle yön verilirse gelecek inşa edilebilinir.
  2. 2. Tarih yekparedir. Biz tarihi kişilere, olaylara, sınıflara göre ele almayız, kısaca tarihi parçalamayız. Bütünlüklü ele alırız.
  3. Önderlik; “tarih sosyolojikleşmeli, sosyoloji tarihselleşmeli’’ perspektifi ile tarihi ele alır. Önderlik tarihi asla toplumdan bağımsız olarak ele almaz. Savunmalarında dinler tarihini ele aldığında asla tek bir açıdan yorumlamaz. Onu toplumsal yönden de ele alır ve yorumlar. Mevcut sistem bize tarihi sadece ezbere dayalı bir yöntemle öğretir. Tarih anlayışı neden-sonuç ilişkisiyle sınırlıdır, bir olayın toplum üzerindeki etkisi nasıldır dile getirilmez. Oysa bir savaş ya da bir olay bu kadar kolay, ezbere ele alınamaz. Türk tarihine bakalım, anlatılan bu tarihte toplumun nasıl yaşadığını görmeyiz, toplumun ordaki duruşu, bakışı, neler yaptığından asla bahsedilmez. Sadece tek bir açıdan dogmatik bir tarzda verilir. Bizim bakış açımız böyle değildir. Bir tarihi sadece sınıfsal, pozitivist olarak ele almak olmaz. Tarih ve toplum, birey üzerinde etkilidir. Bunun için Önderlik; “burda çözümlenen birey değil toplumdur, an değil tarihtir” der. An’ın tarih üzerindeki etkisini, bunu görüp anlamayı, yine bireyde toplumu, toplumda bireyi çözümlemeyi Önderlik geliştirir. Bu Önderliğin bir bakış açısıdır ve onda oturmuştur. An ve zaman, toplum ve tarih birbirine bağlıdır. Her birey toplumunun ürünüdür, o toplumun bilinci, kültürü, ahlakı, politikası neyse, kesinlikle birey üzerinde etkisi olacaktır. Olumlu ya da olumsuz tarihi süreçler böylece birey üzerinde etki yaratır. Önderlik; ‘‘Tarihsel toplum’’ kavramını kullanır. Bunun için sadece tarih dememeli, tarihsel toplum denilmelidir.
  4. Tüm evrenin ve insanın tarihini objektif bir şekilde ele alır ve yorumlarız. Bu tarih içinde kadınlar, kavimler, etnik ve sınıfsal yapılarda ele alınır. Hakikatin korunması esastır.

Önderlik; tarih, geçmiş, şimdi ve geleceği birbirine bağlar. Geçmiş iyi bilinildiği ve ondan tecrübe çıkarıldığı oranda yaşanılan an iyi değerlendirilerek gelecek garantilenir. Geleceğin garantisi an’da gizlidir. Pek çok kişi bunu birbirinden bağımsız olarak ele alıp, koparır, sadece geçmiş ve gelecek ele alınarak şimdi göz ardı edilir. Bazıları ise, sadece geleceği ele alarak geçmişi önemsiz görür. Kapitalizm en fazla şimdiki an’ın yaşanmasını önemli görür. Bizim an’ı ele alış tarzımızla, kapitalizm’de yaşayan birinin an’ı ele alış tarzı çok farklıdır. Biz tarihle bağlantısını kurarak an’a önem veririz. Kapitalizm geçmişi ve geleceği yok sayar ve önemli olanın an’ı yaşamak olduğunu söyler. ‘Günü yaşa’ der. Tarihi getirip sadece günlük yaşam felsefesinde hapseder. Bu tehlikeli bir anlayıştır. Bizim felsefemizde hiçbir şey ayrı değildir. An’da özgürlüğü yakalayıp büyütmek ve bunu tüm zamanlara yaymak anlamlıdır. Özgürlük anları ve zamanları çoğaltıla bilinir. Bazı an’lar vardır ki, kendimizi özgürlüğe çok yakın hisederiz, böylesi anlar tarihten kopuk değildir. Buna en iyi örnek Mehmet Tunç verebilinir. An’ın özgürleştirdiklerinden dir. Öz yönetim direnişindeki duruşu, direnişi özgürlük anlarını ortaya çıkardı. Onun var olan tutumu gelecekten ve geçmişten kopuk ele alınamaz, geçmişi onun gibi bir kişilik ortaya çakarıken, direniş tutumu onu geleceğe bir halk kahramanı olarak taşırdı. Bunun gibi pek çok örnek verile bilinir. An’da tercih edilen tutum ve davranışlar tarihle bağlantılıdır. An’daki zayıflık kişiyi ihanetede, tarihsel bir kahramanlığa da ulaştırabilir. Önderlik; ‘Tarih ve geleneği ne kadar doğru biliyorsan, günümüz ve geleceği bu tarihi içselleştirdiğinde, üstüne ekleyeceğin kadar değiştirebilir, dönüştüre bilirsin.’ Geçmişini bildiğin oranda bunu özümsüyorsan, geleceğini ona göre şekillendire bilirsin. Önderlik kadın tarihine büyük önem verir, bunun için sadece özgürlük sosyolojisi ile sınırlı kalmaz ayrıca jineolojiyi önerir. Bu alanda kadın bilimini de geliştirmek ister, sadece tek bir kaynağı değil ayrıca kadının bakış açısıyla da toplumu tarihi ele almak ister. Devam Edecek… Şehid Beritan Özgür Kadın Akademisi Demokratik Modernite dersinden derlenmiştir.