Sen öyle bir ülkede ve öyle bir halk için savaşıyorsun ki , her şey acımasız bir terörle elinden alınmıştır. İnsan olma hakkını bile elinden almışlar.

Senin vatan ve özgürlüğe ekmek ve su kadar ihtiyacın var. Senin şeref ve onura ihtiyacın vardır. Tüm bunlar senin için düşman tarafında yok edilmiştir. Sen bunları kazanmak için partiye adım attın. Ve sen bu nedenle o kadar öfkelisin ki bunları ele geçirmek için silaha sarılıyorsun. Eğer bu konuda yanılgın yoksa ve kararın kesinse vuruş tarzın belirlenmiştir. Böylesi bir davanın  insanı müthiş vurucudur. PKK silahıyla doğru silahlanan biri insanlığın koruyucusudur. Küçük bir PKK birimi vuruş olanaklarını gerçekten iyi değerlendirirse bir bölgenin altından girer üstünden çıkar. Bir kente girer , düşmanı tarumar eder, bir köye girişi köyü fethetmek içindir. Kırsal alanda, dağlarda kendisi mi pusuya düşer? Mümkün mü bu? Düşmanı orada bu kadar rahat mı hareket ettirir? İşini gücünü vurmaya ayırırsa , mümkün mü bu?

Güneşle Başlayıp yağmurla Sonlanan Serüven

Günaydın, günaydın evren, günaydın dağlar, günaydın ülkem baharın öten kuşları, ağaçlar, deli dolu özgürlüğe koşan sular günaydın, ne de huzur dolu bir gün... Ülkemin güzellikleri dağlarda umut oldu. Ve buram buram ot, çiçek kokuyor. Çiçekler baharı müjdeliyor. Bahar güzel kokularını dağların heybetli ve asi zirvelerine saldı. Hoş geldin bahar!  Bu gün baharın kokusuyla güne uyanıp, göreve gitme hazırlıklarımızı yaptık, baharın gelişiyle ilmek ilmek kıştan yaptığımız siyah beyaz kefiyelerimizi taktık, biz dört kadın arkadaş eski bir kampımıza gitmek üzere noktadan ayrıldık. Baharın ilk görevleri çok güzel oluyor. Dolu dolu geçirdiğimiz yol sürecini anı anına çekmek istedik. Fakat Beritan Arkadaş fotoğraf makinesini noktada unuttuğu için çekemedik. Noktadan çıktığımızda hava çok güzeldi. Görev dönüşü ülkemin gözyaşları fırtınalar koparıyordu. Dağların hırçın asi yağmurları yol vermeyince noktaya ulaşmak bir hayli zor oldu.

Asiliğinin yanında ana kucağını açmayı hiç unutmaz görkemli dağlar, nihayet gelmek istediğimiz yer karşımdaydı. Fakat ıslanmadık yerimiz kalmamıştı, yaktığımız ateşin etrafında biraz ısınıp kurulandıktan sonra, geceyi arazide geçirdik. Heval Hira biraz rahatsızlandı. Kendine geldiği zaman, oturup gün boyu yaşadığımız komik anları anlatıp güldük. Sabah noktaya ulaştık. Arkadaşlar bizi çok merak etmişlerdi başımıza bir şey gelmiş olma ihtimalinden kaygı duymuşlardı. Bizi aramak için araziye üç arkadaş göndermişlerdi. Bizi gördüklerinde önce sevinip sonra bir güzel eleştirdiler. Bu da gerillanın güzelliği!

Hilala Zerinin Aydın Işığı

Bazen kar, bazen yağmur bazen de tufan eser, kimi zaman mahsum bir tebesümdür yüreklerimizin ezgisi. Özgürlük tılsımları olur dağ yamaçlarında, bir türkü misali dokunur her yüreğe. Zorlukla hasretle, özgürlüğe olan inançla mücadele verilir. Benim ülkemin yalın ayakla büyüyen çocukları, umudunu dağlarla büyüttü, büyüdükçe kendi kimliğini tanıdı. Güneşin ilk ışıkları Kürdistan'ın karlı dağlarını aydınlatırken, ufuklarda özgürlük çığlıkları yankılanır. Kurşun sesleriyle direnişin aydınlığı sarar Hilala Zêrin'i ve semalarında ufukta masmavi bir kapı açılır. Kavganın direnişin kızı sarı fırtınalar koparır ve 'benim umut dolu fırtınam' der. Sevdaları kutsal yüreklerde bir direniş sembolü olur. Özgürlük nakşediliyor semalarımızda, kavganın kızı özgürlük tohumlarını serper Hilala Zerin'in her karış toprağına. Aydınlık sarar tüm mahsum yürekleri, filizlenmiştir artık toprağa serpilen tohumlar. Umut bulurlar özgürlük diyarlarında, özgürlük türküsüyle başlarlar güne. Tozlu ve büyük anlamlara şahitlik eden sayfalara bir isim daha yazılır. Güneşin kızı, direnişin kızı özgürlük sevdalısı diye.

Bu sayfalar binlerce anlara şahitlik etmiş ve binlerce yüreklere açmış beyaz yüzünü. Bu tarih yazılmalı, çünkü bu tarihi yaşamak ve yaşatmak için büyük direnişte adını yazan nice büyük yürekler var. Sonsuz bir mücadele, büyük bir adım. Tarih yürekleri büyük olan insanları tanıdı. Tarih direnişin kahramanlarını yürekleriyle tanıdı. Tarihi yazan onlardı, özgürlük onların yüreklerindeydi. Kin, öfke onların intikam yeminiydi. Özgürlüğe yürüyen sevda türküleriydi onlar. Şehitler yüreğimde büyüyor, yüreğimde dağ rüzgârı eser. Dağlar mücadeleyle anlamlaşıyor, bu mücadeleye öncülük eden kadınlar mührünü vuruyor tarihe, sözün anlamının ve hissinin yaşamla buluşmasının adıdır kadın, kutsalıklarıyla yaşama olan sevgileri bir tanrıça sadeliğindedir. Dağlar kadınların özgürlükle buluşma kabilesi olmuştu. Güçlü, yaşamı derinden hisseden ruhları özgürlüğü yüreğine işlemişti. Rêber Apo kadının toplumsal özünden anlamıştı kadının özgürlüğünün toplumun özgürlüğüne köprü olacaktı. Bu yüzden emek verdi ve hiç yorulmadan kadınların kölelik zincirini özgür eş yaşam düşüncesiyle kırıp, dağlarla kendi iradesini tanıyan kadınlarla buluşturacaktı.

Kendini tanımakla başlar mücadele, kendini tanıdığın an,  anlarsın ki sen sen değilsin çünkü sen bir toplumun özgürlüğüne kendini adamış bir devrimcisin. Devrimcilik bir bilinç ister. Ne için savaştığını bilmek, kendini bu yaşamın her saniyesine adamaktır. PKK’nin yaratığı yoldaşlık sevgilerinde yüreğimi büyüttüm. Fedakârca, dürüstçe katılıp Kürt kadının özgürlük mücadelesindeki duruşunu yansıtmalıyım. Şehit yoldaşlar yaşamlarında Önderliğe şehitlere yakışır bir militan olmak için büyük çabalar verdi. Ben de şehitlere, Önderliğe layık bir militan olabilmek için kendimi bu yaşama adadım. Ülkemin çocukları gerillaların destansı direnişleriyle büyüyecek,  şehitlerinin intikamını alacak.  Dağlı insanlar kulağa ne de hoş geliyor. Ülkemin çocukları dağlı insanların özgür yarınlar için ne kadar direndiğini nasıl kahramanca savaşıp destanlar yazdıklarının bilinciyle ülkelerini koruyacaklar. Kimliklerini savunacaklar. Bu dağlarda bu tarih binlerce şehidi tanıdı.  Adım atığımız her patikada, önünde durduğumuz her ağacın yanında, su içtiğimiz her derenin başında binlerce şehidin izi var. Bu izler yüreklerde intikam ateşiyle anlamını bulacak. Zirvelere her çıktığımda sanki kanatlanıp özgürlüğe uçacağım. Gerçekten bir kuş olup imralı Adasının penceresine konup Önderliğime şiir okumak isterdim. Ben geldim Önderim, ben geldim sizi almaya geldim demek isterdim. Kürdistan dağlarında sizi bekleyen militanlarınızın yanına götüreceğim sizi demek isterdim. Bir gün bu hayal ettiğim gün gelecek, Önderliğimizle birlikte dağlarda dolaşacağız.  Kendimi adamalıyım, bu dava bilinç ister, daha da bilinçlenip halkımın, Önderliğimin özgürlüğü için işgalcilere, tarihin en büyük tokadını atmalıyım. Hisediyorum özgürlük yakın, devrimin gerçekleştiği günü hayal ediyorum. Halkımız dağlara akın ediyor. Önderliğimizde bir ağacın altında oturup halkı izliyor. Halkın sevinç çığlıklarını duyuyor ve huzurluca gülümsüyor. İşte o ana şahitlik etmek istiyorum, bu umut dolu kareleri yaşamak istiyorum. Hissediyorum o günler yakın. Dağlar ses olmalı, özgürlük sesi olmalı. Ben bu özgürlük sesinin melodisi olmalıyım. Kendimi arındırıp, küllerimden var oluşun simgesi olmalıyım. Bu var oluşun adı olmalıyım. Bütün zalimlere karşı var olmanın savaşını veriyoruz. Yüreklerimiz Önderliğin ideoloji ve felsefesiyle büyüdü, büyüdükçe destanlaştı. Her bir şehit arkasında büyük maneviyatı güçlü bir olarak miras bıraktı. Şehit yoldaşlarımın göz bebeklerindeki ışık olmak isterdim. Nasıl ki Önderliğimiz heval Haki’nin şahadetinden sonra şehitlere bağlılıklarında ötürü partiyi kuruyorsa biz de şehit yoldaşlarımızın intikamını alabilmek için, her bir şahadet için intikam yeminimizi güçlendirip büyük adımlar atmalıyız.