Gün geçtikçe insanın yoldaşlığa olan bağlılığı daha da artıyor. İşlerin bu kadar yoğun olmasına rağmen büyük fedakarlıkla katılım insanı derinden etkiliyor.

Gün geçtikçe anlama gücü artıyor. Bütün zorluklara karşı var olan katılım insana moral veriyor. Bir arkadaşın morali düştüğünde, üzerimde büyük etki yaratıyor. Bir konuda hep eksik kaldığımı düşünüyorum.

   Yüreğimin sevgisi günler gelip, geçer. Bazı anları, günleri ve anıları unutamazsın. O günde bir hüzün, sevinç, özlem sarar beni. Dünmüş gibi her şeyi hatırlarım. Yaşam işte bazı şeyleri unutturmaz. Unuttursa da var olan iziyle onu anımsama gereği duyarsın. Her mevsimi bir türlü hatırlarsın, anarsın. Baharda aynı böyle işte sevinçlerle dolu manzarasıyla güzelliği, yeşilliğiyle, ferahlı, rahatlığı, pratiğiyle heyecanı, coşkuyla özlemini anarsın. Bahar rengi sarmış yüreğimi, manzaraya ve yoldaşlara… Kuşlar eski yuvalarına uçuyor, bahar çiçekleri, rengin kokusunu vermiş doğaya. Kokusunu çektikçe, içine çekmeyi istersin. Birde her gerilla yaşamında her gerillanın pratik iddia ve hedefleri, özellikle kuzeye gitme umudu, sevinci sarmış beni. Artık cevap olmak, yapılması gerekenler neyse, yapılması gereken bir aşamadayız. Önderliğimize, halkımıza, her gün gözyaşı döken analarımıza cevap olmak, mücadelelerini bize teslim edip şehadete giden yoldaşlara cevap olmak, özgür yarının hayalini hep kuruyoruz. İşte bugün ya da yarın, zamanı geçmeden cevap olmak gerekiyor. Her şey değişir. Mevsimler, aylar, yıllar… değişmeyen tek şey duyguyu yaşayan ve yaşatan kalır geriye…

     ZAMANIN YOLCULARINA

Artık bahar geldi, haber havası kendini doğaya verdi, sadece manzarayı izlemek istersin. Tam değişim süreci. Benimde yeni çözümlemem yeni oldu. İlk defa böyle bir ortamda çözümlemem oldu. Hepsi eski arkadaşlardı, eleştiriler gelişti, doğru yoğunlaşıp eksikliklerimi geçirmek istiyorum. Bugün 19 yaşıma girdim, bu yeni yaşımı değişim senesi yapmayı istiyorum. Bazen çok duygusallaşıyorum, bazen kızıyor, bazen de mutlu oluyorum. Yine pratik alanlarda arkadaşlarla olmak istiyorum fakat zamanı geriye çeviremiyor insan. Artık eğitimde yavaş yavaş bitiyor inşallah Cudi’ye giderim. Ben buna inanıyorum ki her şey insanın katılımına bağlıdır, kişi doğru katılırsa pratik alanlara geçebilir.

   Akademimizin sonuna geldik. Akademimizdeki arkadaşların çoğu kuzeye geçti. Benimde önerim bu temeldeydi, fakat arkadaşlar kuzey alanlarının benim için daha erken olduğunu farklı alanlarda daha derinlikli askeri tecrübeler edindikten sonra bu önerimin gözden geçirileceği belirtildi. Ben Medya Savunma alanlarında Zagroslara gideceğim. Yeni arkadaşlar, yeni alanlar, yeni gerçekliklerle tanışmaya gideceğim. Zagrosları gerçekten çok merak ediyorum, bakalım neler bekliyor beni…

   ZAGROSLARDA GERİLACILIK

   Zagroslar gerillaya en büyük ve derin tecrübeler edindiren gerilla alanlarından biridir. Partimizin dağlarda başlayan silahlı mücadelesinden bu yana yüzlerce hatta binlerce gerillalar adımlamıştır o kutsak patikaları. Onlarca güzel kadınların, onlarca yiğitlerin adımlarına şahitlik etmiştir o dağlar.  Zilanlaşan kadınlar, Egitleşen erkekler tanımıştır Zagroslar. Zagrosların Cilo’suda, Çarçelle’sıda, Avaşin’ide şahitlik etmiştir binlerce yüreğin bağlılığına, yüreklerin intikam hırsına şahit olmuş. Her bir patikası götürür bizleri Serhad’ın cesur oğlu Laşer’e, her bir çiçeği anımsatır bizlere Amed’in güzel kadınları ve komutanları Devrim ve Dicle’leri, yüzümüze değen her bir kar tanesi hatırlatır bizlere, her zorluğa rağmen yoldaş sıcaklığında ısınmayı öğrendiğimizi.

Zagroslar zor dağlardır, zoru sever gerilla ve zoru başarmaktır zaten amacı. Zoru, imkansızı, olmazı, umutsuzu başarmanın adıdır gerilla. Çünkü Apocu çizgide yapılamayacak, ulaşılamayacak ya da başarılamayacak bir şey yoktur. Zaten gerillada yasaktır bu sözler; yapılmıyor, bilmiyorum, görmüyorum. Çünkü gerilla her zaman kendine başarıyı esas alıyor, ondandır ki her gerilla bu sözleri yasaklamıştır kendine. Gerilla olmak, hele ki Zagros gerillası olmak demek, şans senden yanadır anlamına geliyor bence. Gerilla olmak başlı başına bir onur, bir gurur, bir kıvançtır. Onurlusun ve eğer Zagros gerillasıysan da şanslısındır. Çünkü Zagroslara gelmek herkese nasip olmuyor. Ve eğer Zagroslara geldiysek te hakkını vermek gerekiyor. Her anlamda bütünleşmek, her anlamda sahiplenmek ve her anlamda maneviyat donanmış bu dağlarda, her bir karışında kan vermiş yoldaşlarımızın anılarına sahip çıkmak ve ardılları olmak boynumuzun borcudur.

Bazen düşünüyorum da acaba kimler geldi, kimler geçti şu an gözümün önünde olan bu araziden, kaç kişi yudumladı bu kanilerin şifalı suyunu, kaç kişinin boğazından geçti şu bahçenin meyveleri ve kaç kişi oturup yazdı buralarda. Ne garip değil mi? Dün olan arkadaşın yerinde bugün ben varım ve yarın benim yerimde de bir başkası olacak. Kişi değişir, fizik değişir, isim değişir ama amaç hep aynı kalır…

   Zagrosların Avaşin cephesindeyim. Sûtune alanına düzenledim, 4 arkadaşla birlikte kalıyoruz. Yoğun savaş pratiği var. PKK’de arkadaşlar birbirine çok bağlanıyor, çünkü yoğun bir maneviyat var. Fakat savaşın yoğun olduğu alanlarda bu daha çok yaşanmaktadır. Müthiş bir bağlılık var. Duygu yoğunluğu PKK’de çok fazladır. PKK saflarında, dağlarda ne kadar değerli olduğunu hissediyor insan. Ve insan bu kadar değerin içinde, bu kadar sevginin içinde bazen utanıyor kendinden. İnsan verilen bu değere karşı sadece layık olma çabası içerisine giriyor. Çünkü layıkıyla katılmak istiyor bu yaşama, tüm samimiyetiyle adapte olmak istiyor bu temiz yaşama, haklı davaya…Her duygunun tadına bakıyorsun, çok yollardan geçiyorsun, hele ki yoldaşlığın birbirine olan bağlılığı zaten tartışma konusu bile olamaz. Bu sadece PKK’de vardır, kendini başkası uğruna bir an bile düşünmeden feda etmek. Çünkü Önder Apo’nun yaşam felsefesi budur, fedai olmak ve feda etmek…

Şu an oturup yazdığım yerden Govendeyi boydan boya görüyorum. Govendê tüm heybetiyle karşımda duruyor. Govendênin birden fazla hikayesi var, acaba hangisi gerçek olan diye düşünüyorum bazen ama duyduğum tüm hikayelerde bana olur gibi geliyor. O hikayeler geçmişten günümüze süre geldi, kim bilir bugünlere gelene kadar, nasıl geldi o da önemlidir tabi. Govendeye her baktığımda, çok sevdiğim bir arkadaşı hatırlarım. Anılar yüreğimde, beynimde canlanır ve bir film şeridi gibi geçer gözlerimin önünden teker teker ve duygusallaşırım elimde olmadan. Olsun, insanın bazen duygusallaşması da gerekiyor ki, intikam hırsı hiç dinmesin. Bir an bile dinerse içimdeki bu hırs, açmayayım gözlerimi bir sonraki güne, bir nebze bile olsa merhamet edersem düşmanıma, haram olsun bana Partinin ekmeği ve suyu… And olsun, and olsun ki heval canını alacağım Zagroslara, topraklarımıza göz koyan hayinlerin.

SÖZÜMÜZ VAR MUTLAK BU SAVAŞI ZAFERE ULAŞTIRACAĞIZ

 Bilindiği gibi ahlaksız Türk devleti ile yoğun bir savaşın içerisindeyiz. Partimizin oluşumundan bu yana, yani PKK yapılanması ve silahlı mücadelemizin başından bu yana bu ölçüsüz devlet ile hep savaş içerisindeyiz. Yer yer farklı dönemlerde barış süreci adı altında eylemsizlik kararına gidilmiş olsa da bu kendiyle beraber olumlu sonuçlar doğurmamış ve istediğimiz temelde kararlar alınmamıştır. Yani hiçbir zaman bu Türklerle savaşımız bitmedi ve özgürlüğümüze ulaşana kadar, Önderliğimizi özgürleştirip, zindanları boşaltıp, Özgür Kürdistan’da özgür Önderlikle buluşma anını elde etmeye kadarda bu savaşımız artık ne duracak ne de ara verecek. Çünkü biliyorum ki bu sefer son, bu savaş sonuç alıcı olacak. Sözümüz var mutlak bu savaşı zafere ulaştıracağız. Ve biz özgürlük gerillaları olarak bu zaferi elde etmeyene kadar bu davadan vazgeçmeyeceğiz. Artık annelerimiz ağlamayacak, çocuklar özgürce bu topraklarda oynayabilecek. Şehitlerimizin özlemi olan özgür Kürdistanı onlara armağan edeceğiz. Başka yaşam biçimi yoktur bizim için!