Ezgiler vardır, her yükseldiğinde evrenin bir yerlerinde damla damla parıltılar bırakan. Gözlerde, ağaçların yapraklarında, güneşin ışınlarında, yüreklerin çırpınışında…

Bu ezgilerdir asıl insana heyecan veren ve yaşamı sevdirten! En güzel besteler sol anahtarında gezinirken, kulaklar bir bir havada yankılanacak olan müziği bekler. Bu bekleyiş tüm merak etmelere değer.

Uzun soluklu olsa da bazı yürüyüşler yürülmeye değerdir. Bu yaratılacak olan yeni bir yaşam da olabilir. PKK; hayal edilen güzelliklerin, peşinden koşulan hayallerin ve öze dönmenin kendisidir. Simurg efsanesi misali peşinde yürünen büyük bir arayıştır. Biz de bu arayışta birer Kafdağı yolcularıyız…  Ne zaman hayal edilene yetişeceğiz diye karşımıza çıkan engellerle mücadele ediyoruz. Şunu iyi biliyoruz ki; bu dünyada yaşanılacak olan bir yer, bir yaşam varsa o da, değerler, derin emekler üzerine kurulmuş PKK yaşamıdır. İğne ucu ile kuyu kazmak misali yaşanılan ve yaratılan bir yaşam.

Aslında PKK tüm insanlık adına Kürtlerin şahsında kurulan ilk partidir. İçinde nice renkleri barındırmaktadır. Ahlaki ve politik bir toplumu esas alan bu yaşam sevginin, yoldaşlığın, mütevaziliğin, fedakarlığın yeri olmuştur. Bu kadar çekici olmasının nedeni de budur. İlk defa böyle bir partide kadının rengi ortaya konulmuş ve Bilge İnsan’ın emekleri ile çözüm gelişmiştir. Gelinen aşamada gözüken yol, özgürlük yolu olmuştur. İlk çıkışından bu yana insanlığı, varolmayı, hak olanı esas alan PKK şehitlerimizin sayesinde yücelmiştir. Kemallerin, Hakilerin, Agîtlerin ve daha nice şehitlerimizin emekleri, fedakarlıkları ile bugüne gelmiştir. Onların ruhu şimdi binlerce özgürlük savaşçısının yüreğinde zuhur etmektedir. Yine Saralarla, kadın özgülük çizgisinde, kavgacı bir yaşamı tercih etmiştir. Giden yiğitler özgürlük ateşiyle yanan meşalelerini devrederek gittiler. Tıpkı Mazlumlar gibi… Yüreklerde o kadar yakıcı bir iz bıraktılar ki bu yola girenler asla pişman olmadılar. Vicdanın nasıl bir kavram olduğunu yaşayarak öğrendiler. Yaşamın nasıl bir öğretici olduğunu PKK’nin kızgınlığında yanarak anladılar.

Bunun yanında o kadar engele, komplolara rağmen ayakta kalan bu örgüt hep direnenlerin çizgisinde devam etmiştir. Hiçbir yönelim bu yaşamı bozamamış, yıkmamıştır. Önderliğimizin öngörüsü, emeği ve çözüm gücü ile yıllardır büyüdükçe büyüyen bir değerler partisi olmuştur. Güneşimizin belirttiği gibi; “PKK sonu gelmeyen bir roman, bir türkü, bir şiir ve güzel…” Bir hırka, bir lokma anlayışıyla derviş misali bir yaşamı içinde barındırır PKK. Bu felsefe ile yaşayanlar Mevlana ve Şems’in ruh ikizliğini kıskandıracak güzellikte dostluğu, yoldaşlığı yaşamaktadırlar. Yoldaşları için ölüme gülümseyerek gidenler çok oldu. Nice şehitlerimiz sırf yoldaşını düşmanın eline bırakmamak için şehit düştüler. Ellerini uzattılar yoldaşlarına; gözler özgürlük parıltıları ile donanmış, sıcak yürekleri ile ölüme inadına gülümsediler. Çünkü onlar “direnmenin yaşamak” olduğunu anlamış ve bunun için de canlarını bu yolda feda etmiş savaşçılardır.

Bu yüzden üst üste dizilen taşlar yıkılmaz. Bu yaşamın temeli öylesine güçlüdür ki; bu yaşamı bozmak isteyenler hep hayal kırıklığına uğradılar. Zamanı geldi yiğitler yorgun düşüp omuzlarını bu duvara dayadılar. Omuz omuza o anlamlı yorgunluklarını giderdiler. Toprağa akıttılar terlerini ve toprak ana bu emek kokan evlatlarını bir ömür boyu koynunda sakladı. Bir gün gelecekti akıtılan terle muazzam güzellikte çiçekler sulanacaktı. Öyle de oldu. Terler döküldükçe, insan güzelleşti ve insanlar güzelleştikçe uğruna gidilen yol daha da anlamlı, çekici oldu. İnsanlık mücadelesinde olanlar inşa edilecek yaşamın emekçisiydiler. Boşuna ismi; “Partiya Karkerên Kurdistan” konulmamıştı.

Günden güne büyüyen ve özgürlüğe çarpan yürekleri çoğalan bir parti haline geldi. Dünyanın her yerinden, her renkten katılımın olduğu bu parti kendisini her zaman ahlaki değerlere dayandırarak, yaşam tarzı ile tüm dünyanın ilgisini çekti. Ve farklı halklardan yüzlerce insan katıldı. Her Kürt insanının şahsında susturulan, ezdirilen insanların suskunluklarına çığlık oldular. Milyon kere iktidara, sömürüye, ezdirene isyan olup haykırdılar. Zamanı geldi bir bomba olup kendilerini, düşmanın kararmış yüreğinde patlattılar.

Tıpkı Zilan gibi!

PKK Kürtlerin şahsında insanlığı yok etmek isteyen bir sisteme tokat atan bir örgüttür. Öyle ki tokatı yiyenler ilk başta bir gaflet yaşamış, karşılaştıkları durum onları şaşırtmıştı. Zamanla anladılar ki; bu isyan asla bitmeyecekti! Bu da onlara dert olmuştur. Tıpkı Seyit Rızaların vasiyet sözcükleri gibi; “Ben sizin oyun ve hilelerinizle baş edemedim bu bana dert oldu. Ben de size boyun eğmedim, bu da size dert olsun.” Bugün onlarca yiğit Seyit Rıza’nın ardılı olmuş, onun izinde yürümektedir.

Zaman artık hayal etmenin ötesinde bir yerlerdedir. Yolcular Kaf dağının ardına çoktan ulaştı. Varsın gerisini anlamsız bir yaşamın içinde çırpınanlar düşünsün. PKK’nin yaşam türküsü evrenin sonsuzluğunda yankılanıyor. Duyanlar bu sese kilitlenip dağlara yol alıyor, dağlarda sonsuzluğun nefesini yüreklerinde hissediyorlar. Dağların dört bir yanından ezgiler çoğalıp bu türkü ile yüreklerde dans eder. Büyüdükçe büyür bu düet! Ve ezgiler hakikate eşlik eder…