Kurdistan’lı savaşçı kadınları yazmak en zor işlerden biridir. Yaşamlarında yatan erdemi, davranışlarını, sözlerini, yaşamdan süzülüp gelen emekle örülmüş güzelliklerini anlayabilmek için onları can kulağıyla dinlemek gerekir. İnsanlıklarıyla, sevgileri, fedakarlıkları, öfkeleri, özlemlerini yoğunlaşmış bir emek ve bütünleşmiş bir güzellikle harmanlayarak tarihte ki yerlerini alırlar. Her biri iyi bir anlatıcıdırlar. Duymayan ve görmeyenlere inat ne söylemekten ne de yapmaktan vazgeçerler. Onlar özgür yaşamda ısrar eden karanlıkları aydınlığa çeviren kadınlar...

Cizîra Botan’ın yiğit ve güzel kadını Mezra. 90’lı yıllarda Berîvan’ın ayak bastığı yerlerde onun hikayelerini dinleyerek büyüyen Mezra arkadaş her Kürt çocuğu gibi erkenden büyümek zorunda kaldı. Erken yaşlarda tanıştı düşman gerçeğiyle. Karanlıklardan gelenleri; elleri kan kokan, dilleri kan kusanları iyi bilirdi. Tanırdı düşmanını, nerde olsa tanırdı. Bir gün gerilla olma ve intikam alma hayalleri ile büyüdü. Dağların doruklarını mesken eyleyenlere karşı müthiş bir merak duyardı. Gözlerini alamadığı dağları izler durur içinde önüne geçemediği bir heyecan hissederdi. Orda olmak istiyordu, o güzel insanlarla beraber arşınlamak istiyordu dağları. Karşı koyamıyordu bu duygusuna. 17 yaşında ne olmak istediğine karar verdi ve gözlerini alamadığı dağlara yüreğini de vererek, düştü yollara. Vardı yeryüzünün en güzel insanlarının yanına… Heyecanı her halinden bellidir, sanki ömrü boyunca aradığı şeyi bulmuş gibidir.  Hep dağlara aitmiş sonunda da kavuşmuş gibi morallidir. Sevinçten ayakları yere bile basmaz, kanat takmış gibidir. O da artık bir gerilladır. Sürekli hayalini kurduğu anın tam içindedir şimdi. Gabardinden kıyafetleri, sarı mekapları ve yanından hiç ayırmadığı silahı ile o da artık özgürlük uğruna savaşandır. O an yaşadığı heyecanını asla kaybetmez ve hep o moral ve istekle katılır yaşama. O aradığını bulmuştur, ait olduğu yeri bulmuştur ve hep bu incelikle yaklaşır her ana. “Çiçekler açıldı güneşle birlikte, evet yine bahar geldi tüm renkleriyle. Güzellik doğdu baharın gelişiyle.” dizeleriyle baharı bu kadar ince karşılayabilecek bir ruha sahiptir. PKK yaşamının güzelliği ile daha derinden, daha özlü, daha dolu dizgin yaşar her duygusunu. Her günü baharı karşılar gibi karşılar. Ömrünü hep bahar havasında yaşar. Mücadelesinin her anında da bu incelikle yaşamayı bilir. Hep en zorlu yerlerde kalmış olsa bile tek bir gün kolay olanı istememiştir kendisi için. Kolayı herkes seçer önemli olan zora meyil vermektir. Uçurumlarda kanatlanacağını bildiği gibi, zorlu yerlerde daha çok derinleşip yetkinleşeceğini de bilir. Karanlıkları Aydınlığa Çeviren  Onunla ilk tanışmamız 2018’ de Garê’ de Şehit Bêrîtan Özgür Kadın Akademisinde oldu. Geldiği günü bugün gibi hatırlıyorum. Sırtında çantası, gözlerinde sevinç, omuzunda silahı ile içeri girdiğinde hepimiz yeni gelmiş bir arkadaşı karşılama sevinci ile yanına varmıştık. O kadar yolu yürüyüp gelmesine rağmen hiç yorgun görünmüyordu. Hepimizin bu duruma şaşırmasını anlamış olsa gerek: “Bu akademiye gelmek benim önerimdi ve sonunda oldu. Yıllardır bu anı bekliyorum, o kadar istediğim şeye sonunda kavuştum. Yolunun zorlu olması gözümü asla korkutmaz. Tam tersine daha çekim merkezi kılar benim için. Bu yol beni kadın özgürlüğüne götürecek yoldur. Üstelik bu yolun güzelliğini siz benden daha iyi biliyorsunuz. Bundandır belki de yürürken yorulmamın sebebi.” Diyerek hepimize merak ettiğimiz sorunun cevabını verdi. Tüm eğitim süresi boyunca bu bilinçle katıldı. Anlamanın özgürlük olduğunu bildiğinden olağanüstü bir çaba sarf etti. Sonuna kadar bağlı olduğu, canını uğruna feda edeceğiBeni biraz sevmek; amaçlarıma, ilkelerime amansız anlam vermekten geçer!” diyen Rêber Apo’yu yaşamının her anında uygulamaya çalışan bu genç kadın büyük bir kararlılık ve ilke temelinde yüklendi mücadeleye. ‘Önderliğin özgürlüğü kadının özgürlüğüdür.’ belirlemisini tarihin sayfalarına not düştü. Her gün biraz daha onda ki değişimleri görüyorduk. Daha bilinçli, daha akışkan bir enerji, daha kendisine ait bir kadın olarak kendisini yeniden yaratıyordu. Tarihsel ve toplumsal olarak ele aldığı kadın gerçeği kendi varlığına da anlam vermesine neden oluyordu. Gerekçelerden sıyrılmış, kendinde mücadele gücünü yaratmış ve özgür yaşamla buluşmuş bir kadın vardı artık karşımızda. Sorumluluklarının farkında ve bir o kadar da çocuk yanını kaybetmeyen kendi olmayı başarabilen bir kadındı artık Mezra arkadaş. Yaşamın her anında belirgindi. Onun olduğu yerde kahkahalar eksik olmazdı. Tüm doğallığı ile yaşama dahil olur ve kendinden mutlaka bir şeyler katardı zamana. Dürüst bir katılımı kendine esas almıştı. Amacında netleşmiş bir kadın olarak doğru zamanda doğru yerde olabilmenin heyecanıydı onu o kadar güzel kılan. O yüzdendi her yoldaşının hayatında bir yere sahip olması. Samimi ve tüm temiz duyguları ile yaklaşırdı yoldaşlarına. Kadın aklı ile bakar kadın bakış açısı ile yorumlardı tüm anları. Ciddi yoğunlaşma düzeyi yakalayan Mezra arkadaş artık her anlamda pratiğe gitmeye hazırdı. Kendini hiç olmadığı kadar hazır hissediyordu her anlamda. Önderliğe, şehit yoldaşlara, sürece cevap olabilecek düzeyde bir katılıma sahipti artık. Şimdi artık bildiklerini uygulama zamanıydı. Gücüne göre söz vermişti, sözünü de büyük düşünceyle harekete geçirip ona göre de bir çabanın sahibi olma iddiasını taşıyordu. Sıkı bir gerillaydı. İdeolojik ve örgütsel anlamda ciddi bir birikim ve tecrübenin sahibiydi. Geriye sadece uygulama gücünü ortaya koymak kalmıştı. O gücü kendisinde buluyor ve bir an önce yola çıkmak istiyordu. Tarihi rolünü oynamaya hazırdı. Yeni yollar, yeni yoldaşlıklar, yeni zorluklar bekliyordu önünde. Hepsini de göğüsleyecek kadar güçlüydü. Yeni dönem savaş taktiklerini uygulamada da profesyonel bir gerillaydı Mezra arkadaş. Düşmanına kan kusturacak kadar cesaretli bir YJA STAR gerillasıydı. Gücünü bağlı olduğu ideolojisinden alıyordu. Tereddütsüz olmasının arkasında yatan neden buydu. Metîna’nın birçok direniş mevziisinde emek vererek yer alıp, özgürlük değerlerine bağlı kalarak savaştı. Yılların öfkesini düşmanından alacaktı. Sıra ondaydı. Elleri tetiğe gittiğinde yanında hep kaybettiği yoldaşlarının hayallerini taşıyordu. Onlara layık bir savaşçı olmanın haklı gururunu yaşıyor ve daha da ısrarla basıyordu tetiğe. Sıkı savaştı, savaştıkça güzelleşti ve erdemli, onurlu bir kadın olmanın timsali oldu. Mezra arkadaş 4 Temmuz 2024 tarihinde Metîna’da düşman saldırısında katıldı şehitler kervanına. PKK’nin ölümsüzler ordusunun bir neferi olarak yıldızlaştı. Tarih ırmağının gidişatına yön verenlerden oldu. Mücadele Arkadaşları