Biliyor musun Heval Sara gidişinize bir türlü alışamadık. Sizin gibi değerlerin aramızdan ayrılmış olması gerçekten çok büyük bir kayıptır.

Ama Önderliğimizin yarattığı şehitlere sahip çıkma felsefesi bizi sizden koparmak yerine daha çok yakınlaştırıyor. Sizin yaşamınız, ilkeleriniz, duruşunuz yaşamımızda sürekli olarak ders olarak işleniyor. Sizi bazen o kadar çok düşünüyorum ki, acaba size nasıl layık olabilirim? Yaşamımda her zaman sizi anlamaya, sizi hissetmeye, sizi uygulamaya çalışıyorum.  ‘Hep kavgaydı yaşamım’ adlı muhteşem yaşam hikayenizi okuyorum şu an. Okudukça size daha da yakınlaştığımı hissediyorum. Ve bir soru gelip kafamı kurcalıyor, acaba sizinle yaşasaydım neler düşünür, neler hisseder ya da neler yapardım. Benim de devrimci mücadelemde zorlandığım bazı zamanlar oldu ve ben o zorlanmalarımı yaşarken hep sizi düşündüm. Sizin zorluklar karşısındaki duruşunuz neydi, ne yaptınız, nasıl aştınız, nasıl kendinizi bilge, öncü, güçlü bir kadın militan durumuna getirdiniz. Hep bu sorulara cevaplar arayarak kendi gelişim sorunlarımı aşmaya, kendimi sizden aldığım güçle donatmaya çalıştım. Heval Sara biliyor musunuz, ben sizi düşündükçe, size bağlandıkça, sizin yaşamınızı okudukça daha da büyüdüğümü hissettim. Hepimiz zorlanabiliriz ama asıl olan zorlanmalarımız değil, insan olma gerçeğimizdir. İşte bunu sizin yaşam gerçeğinizden öğrendik. Siz bize, bizim insan yanlarımızı gösterdiniz. Bu bakış açısı bizlere çok güç veriyor. Evet, insanız, zorlanmalarımız olabilir. Hele ki kadın olmak bu zorlukların daha da çoğalması anlamına geliyor. Fakat siz bu zorlukları aşarken insan olma gerçekliğiyle hareket ettiniz ne kendinizi ne de başkalarını inkâr etmediniz. Ben de her zaman hem kendim için hem de etrafımdaki arkadaşlara yardımcı olmak açısından sizin perspektifinizle insanlara yaklaşmaya çalışıyorum. O zaman bakıyorum ki en zor durumda olan arkadaş bile çıkış yapabiliyor. Neticede önemli olanın insanın kendisi olduğu, değerli olanın insan olduğu gerçeği insanları ayağa kaldırıyor, enerji ve yaşama sevinci veriyor.  Olaylar, durumlar, hatalar, zorluklar hepsi bizim öğrenmek için zemin yapmamız gereken olgulardır. İnkâr ederek değil, tahlil ederek olayların bizi boğmasının önüne geçebiliriz. Eğer önemli olan olayın kendisi olursa o zaman insan olayların altında ezilebilir. Fakat çıkış için her zaman insana değer, insana saygı en önemli nokta olmalıdır. Buradan tutulursa aşılamayacak hiçbir yaşamsal, örgütsel, askeri sorun olmaz. Heval Sara; karakterinizde beni en çok etkileyen yanlar var. Bunlar; inatçılığınız, kopartıcılığınız, ısrarınız, çelikten iradeniz, hiçbir şeye boyun eğmeyen asi duruşunuzdur. Bu yönleriniz beni etkilediği gibi kendime örnek de alıyorum. Ben de en az sizin kadar etkileyici bir kadın olmak istiyorum. Başı dik, inatçı, kararlı, koparan, başarı odaklı ve bunda sonuna kadar ısrarcı bir kadın militan olmak istiyorum. Sizin gibi bir militan olmaya çalışacağım. Arkadaşlar sizden bahsediyorlar. Dikkatle kulak kesiliyorum. Normalde bizim örgüt kültürümüzde yaşayan bir arkadaşın fotoğrafı duvarlara asılmaz. Ama sizin fotoğrafınızın daha yaşarken Önderliğin odasında asılı olduğunu öğrendim. Önderliğin daha yaşarken sizi çizgi ilan etmesi beni çok etkiledi. Örgütümüzde yalnızca Önderliğin ve şehitlerimizin fotoğrafları asılır. Çünkü Önderlik ve şehitler bizim kırmızı çizgimizdir. Bundan yola çıkarak diyorum ki, demek; Önderlik ta siz yaşadığınız zamanlarda bile sizin Önderlik rolünüzü görmüş.  Bu bir kadın için gurur duyulacak bir şey. Çözümlemelerde de Öndelikle diyaloglarınızı izledim. Ne kadar da heybetlisiniz. Önderlikle tartışmalarınızda hem çok saygılı hem de çok güçlü görünüyorsunuz. Önderlik hep diyor ya ben köle kadından nefret ederim, kadın kendisini felsefi olarak donatmalıdır, bilinçli olmalıdır, dili, üslubu akıcı olmalıdır, diye. Ben çözümlemelerde sizi izleyince Önderliğin bahsettiği bilinçli, özgür, kendine güvenen kadını gördüm. Demek ki bir kadın isterse bu düzeye kendisini getirebilir. Bende bu inancı geliştiren sizin duruşunuz oldu.  Heval Sara, belki fiziki olarak sizin görmedim, sizinle yaşamadım ama yüreğim ve beynim hep sizinledir. Bir kadın militan olarak benim de Saraların çizgisinde yürüyeceğimi bilmenizi isterim.  Kadınca sevgi ve saygılarımı sunarım.

 

...

Umut Zaferden Daha Değerlidir

 

Karanlıklar sessizliğe terk etmiş geceyi. Çarçella geceleri hiç bu kadar sessiz olmazdı fakat bu gece her yanı sukût sarmış. Sanki herkes uyuyan bir çocuğu uyandırmamak için sözleşmiş gibi, çıt çıkmıyor geceden.  Yıldızlar bile sessiz ve usulca gök yüzünde dolanıyor bu gece. Arada bir yıldızların bana göz kırptığına tanık oluyorum. ‘’Sen de sessizliğimize katıl’’, der gibiler. Bir an gözlerimi kapatıyorum ve sessizliğin sesini duymaya çalışıyorum. Birden mucizevi bir şey oluyor ve karanlığın içinden uykudan yeni uyanmış bir bebeğin sesini duyar gibi bir gece kuşunun sesini duyuyorum. Gözlerimi açıp geceyi izlemeye devam ediyorum. Saat epey ilerlemiş ve gecenin karanlık örtüsü iyice kalınlaşmış. Gök yüzündeki yıldızlarsa hiç olmadığı kadar parlak sanki. İlk kez yıldızları bu kadar yakından ve parlak gördüğümü duyumsuyorum. Elimi uzatma ve onlara dokunma isteğiyle dolup taşıyorum. Yüreğimi serin bir nehrin coşkun suları basıyor. İçimde yükselen heyecan dalgası birazdan yerini sakinliğe bırakıyor, düşünceler o an alıp beni içimdeki serin nehrin kıyılarına taşıyor. Gece mavileşiyor, gece mavileştikçe içimdeki coşkunluk da artıyor. Mavi asaletin rengi, mavi umudun ve sevginin rengidir. Gecenin puslu mavisinde, mavi bir buluta binip göğe yükseldiğimi hissediyorum. Yükseldikçe yıldızlaşan Rüstem’e, Canfeda’ya, Numan’a, Viyan’a, dokunur gibi oluyorum.  Rüstem, Canfeda, Numan, Viyan her biri bir mısra olup yüreğime ve ardından da bugün sarısı gibi sıcak defterimin sayfalarına dökülüyor. 

Umut yeşerecek yoldaşlığın gözlerinde

Tıpkı yağan yağmur damlalarına değen bir ilk bahar çiçeği gibi

Güneş kadar sıcak ve sarı bir umut

Gök kadar mavi ve engin bir umut

Yeni doğmuş bebeklerin yüreği kadar saf ve temiz

Umut geceye ramak kala gökte parlayan Kuzey Yıldızı

Umutla büyüyeceksin yüreğim!

Uçurumlarda kanadım olacaksın

Beraber yükseleceğiz yıldızlara

Ve birlikte haykıracağız ‘umut zaferden değerlidir’ diye.

 

Bu güzelim Çarçella gecesinde, nöbetini tuttuğum ülkemin engin topraklarında yıldızlaşan yoldaşlarım bana ilham oluyor. Bir kez daha anlıyorum ki gece ne kadar karanlık olursa olsun yolumu aydınlatacak olan yüreğimin yıldızları, yoldaşlarımdır. Yoldaşlarım bana umudu, aşkı, sevgiyi hatırlatıyor. Onlarla bu Çarçella gecelerinde ‘ka welatê min Kurdistan’ şarkısını haykırırdık. Gecenin sessizliğini sesimizle delip geçerdik. Her birimiz karanlığa meydan okur, keleşlerimizin barutuyla kıvılcımlar yakardık gecede. O zaman bilirdik işte seste, ışıkta bizim inancımızdadır, bizim umudumuzdur karanlıkta parlayan. Belki şimdi yoldaşlarım yanımda değiller fakat gece hala onlarla aydınlanıyor, onların ardından binlerce keleş mermisi patlatıldı. Silahlarımız şimdi daha bir öfkeyle aydınlatıyor geceleri. Kıvılcımlar büyüyor ve tıpkı bir ateş topu gibi düşmanımızı yakıyor. Her ne kadar ben; bu gece, sessizliğe gömülsem de inancım pusuda beklemekte, düşmanı kesmek için kılıcını bilemektedir.

 

Şimdi gece sessizdir ama yüreğimizin şarkıları susmamıştır ve bir gece kuşunun sesinde yıldızlara erişmektedir. Şimdi gece karanlıktır ama yıldızlar sönmemiştir. Umut diyorum, umut bana özgür günleri getirecek, umut ülkemi karanlıklardan kurtaracak. Kürdistan özgürleşecek, buna inanıyorum. Yoldaşlarımın ışıklı yüzleri Kürdistan’a aydınlığı getirecek ve birbirimize söz verdiğimiz gibi Amed’in Surlar’ında halkımızın sevinç çığlıları arasında ‘Biji Serok Apo’ diyerek avazımız çıktığınca bağıracağız. Çünkü benim zaferden daha değerli umudum var, özgürlük yakındır biliyorum.

....

 

 

Seni aramak Zilan’ın tanrıçalar diyarında

Viyan’ın ateşinde

Mazlum, Xeyri ve Kemal’in iradesinde

Seni aramak!

Sen güneş, sen bilge

Haki’nin yoldaşlığında

Beritan’ın zılgıtlarında

Egit, Adil, Delal ve daha nicelerinin komutanlığında

Seni aramak

Sen büyük insan, sen...